İMANIN BEŞ ŞARTINA EKLENEN KADER KONUSU.
İnsanı hakkı batıldan, iyiyi kötüden, adaleti zulümden, imanı küfürden, doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ayıracak bir anlayışla yaratan Allah’tır. İrade verdiği insanın iradesine, önce Allah değer verdi, onun için insanı yapacaklarına mecbur değil, yaptıklarından mesul tuttu. Onun için hesap gününü takdir etti, sonrada yaptıklarından hesaba çekeceğini açıkladı. Bunların neticesinde de insana, ölüme, dünyaya ve ahrete anlam ve değer kattı.
Allah, Kuran’da iman esaslarına dair şu ayetlerle beş olduğunu açıklar. 2/Bakara 177. “ …Allah’a, ahret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır…” 2/ Bakara 285. “ …Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler…” 4/ Nisa 136. “ …Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkar ederse tam manasıyla sapıtmıştır.” Allah bu ayetlerde imanın şartlarını beş olarak açıklamasına rağmen, her nasıl olduysa birileri imanın şartlarına birde kadere imanı eklemişlerdir. Allah’ın dinine ekleme yapılamaz ve yapılmaması gerekir. Sevgili Peygamberimiz, imanı ve şartlarını Kuran’dan öğrenmiştir. Çünkü, Peygamberimiz daha önceden iman nedir bilmezmiş, bunu Kuran’dan öğreniyoruz. 42/ Şura 52. “ İşte böylece sana da emrimizle Kuran’ı vahiy ettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz O’nu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki, sen, doğru bir yolu göstermektesin.”
Kuran, Peygamberimize, ayette böyle diyecek, birileri kalkıp, Kuran’ın beş olarak açıkladığı imanın şartlarına altıncı madde olan kadere imanı ilave edip, sonrada peygamberimiz böyle demiş diyerek iftira edecek ve sonrada “Sadak Allah’ül azim” Allah doğru söyledi diyecek. Amenna Allah doğru söylemiştir, fakat imanın şartlarına kadere iman da var diyen, Allah’a iftira etmiştir. İmanı Kurandan öğrenen Nebimiz, Allah’a ve Kuran’a altıncı madde kadere iman unutulmuş buda imanın şartı dedirtecekler, bu da Peygamberimize açık bir iftiradır, birileri Allah’ın ve Kuran’ın önüne geçse bile, haşa Peygamberimiz bunu yapmaz, Kuran’ı bize eksiksiz bir şekilde tebliğ edendir. Çünkü Kuran ve din tamamlanmıştır. 5/ Maide 3. “…Bugün size dininizi tamamladım…” 6/ Enam 115.” Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır, O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur.”
HAYRİHİ VE ŞERRİHİ, HAYIR VE ŞER KİMDENDİR.
Çok konuda olduğu gibi, hayır ve şerrin kimden olduğu konusu da iyi anlaşılamamıştır. Hayır, Allah’ın Kuran’da geçen esma-i hünsasındandır, yani “Vallahü hayrun ve ebga.“ “Allah, mükafatı en hayırlı ve en sürekli olandır.” Şer ise, Allah’ın ne ismi, ne sıfatı, nede fiili değildir ve olamaz. Şer eşyanın özünden değil, yaratılış amacına aykırı kullanılmaktan olur. Yaratılış amacına uygun kullanılan her şeyin varlığı hayırdır. Allah Kuran’da 3/ Ali İmran 26. “ Bi-yedikel Hayır.” “ Hayır Sendendir.” Diyen ayet vardır, ancak Bi-yedikeş- şer, şer sendendir diyen bir tek ayet bulamazsınız. Allah pek çok ayette, 3/ Ali İmran 104. “ Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” Allah, insanları hep hayra çağırır ve insanlara da hayra çağırmayı emreder. Bu ayetlerden anlaşılan odur ki, şerrin Allah’a nispet edilmesi, Kuran’a uygun değil, sadece rivayet kültüründe vardır, yani birileri uydurmuştur. Eğer birileri, Peygamber böyle diyorsa biz de diyoruz ki, Nebimiz olan Peygamberimizin din anlayışını ve din söylemini Kuran inşa etmiştir, yani Peygamberimizi de Kuran dışında, Kuran’la zıt, ayrı düşen bir söz söylemez.
#kemalyavuz