KADIN ERKEK İLİŞKİSİ VE YASAKLAR-1
Allah, Kuran’da kadın erkek ilişkisini açıklarken, kadının kocasına kocanın da kadına karşı mahrem olmadıklarını anlatıyor. 2/ Bakara 222. “ Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir sıkıntı verici rahatsızlıktır, bu sebeple ay halinde olan kadınlarınızdan uzak durun, temizleninceye kadar da onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın, şunu iyi bilin ki, Allah tövbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.” 2/ Bakara 223. “ Kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza nereden, nasıl ve ne zaman isterseniz öyle varın. Kendiniz için önceden uygun davranışlarla hazırlık yapın, Allah’tan korkun, şunu bilin ki, siz Allah’a kavuşacaksınız. Artık, müminleri müjdele!” Bu ayetler de, cinsi temasın şekli, pozisyonu sınırlı değildir. Allah’ın emrettiği gibi yaklaşmak, ayetteki tarla, döl yatağı, mahsul veren yer, yani çocuk olacak yer demektir. Nereden isterseniz oradan varın demek, döl yatağı yolu demektir. Döl yatağına istediğiniz şekil ve pozisyon da, önden, arkadan varabilirsiniz ve önceden de hazırlık yaparak, sevişmek gibi hazır hale gelin. Bazı kaynaklarda ve kitaplar da şöyle bir olay nakledilir. “ Abdullah b. Avn anlatıyor. Nafi şöyle diyor. İbn Ömer’e mushafı, Kuran’ı tutuveriyordum. Allah’ın “Kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza dilediğiniz gibi varın” ayetini okuyunca, bu ayetin ne hakkında indiğini biliyor musun? Dedi. Hayır diye cevaplayınca, bu ayet dedi, hanımına dübüründen yaklaşan bir adam hakkında indi. Bu durum ona zor gelmişti, bunun üzerine bu ayet nazil oldu.” Abdullah b. Hasan’ın anlattığına göre, kendisi Abdullah b. Ömer’in oğlu Salim’e rastladığında Ey amcam Nafi’nin Abdullah’tan aktardığı o söz de neyin nesi? O, kadınlara dübüründen yaklaşmakta bir beis, kötülük görmüyor demiş ve Salim de kendisine şöyle cevap vermiştir. Köle Nafi yalan söylüyor ve hata ediyor. Abdullah bu ayetin tefsirinde sadece hanımların ön avret yerlerine arkadan gelirler demiştir.” ( Fakihlere ve Muhaddislere göre Nebevi Sünnet, Muhammet Gazali, sayfa 170, 171.)
Ayette ve toplumda sözü edilen konu, kadının ay hali olmasıdır. Ay halinde yani kanaması olan kadın temiz mi? Pis mi? Konusudur. Ay halinde olan kadın temizdir, her türlü görevini ibadetini, namaz, oruç, hac, Kuran okumak, camiye gitmek gibi, yemeğini işini yapabilir.
Ay hali günlerinde özürlüdürler, ve ruhsat sahibidirler cinsel ilişki hariç istedikleri gibi davranırlar. Allah onlara çocuk yapma görevi nasip etmiş, ondan dolayı kanın temizlenmesi ve gebe kalma olayı olacağından pis değillerdir. Eşleriyle aynı yatakta yatarlar, sadece cinsi ilişki yapmazlar. Bu, kadının ay hali günlerinde mikrop kapmaması içindir. Yasak sadece cinsi ilişkidir, bunun dışında hiç bir yasak yoktur, normal hayattaki gibi serbest olarak hayatını devam ettirir ve ibadetlerini yerine getirir. Yemek yapar, yemek yer, bütün yapması gereken işlerini yapar.
Bu konuyla ilgili bir örnek verelim Yahudiler, hanımlarla tek pozisyonda cinsi birleşim yapılmasını, eğer pozisyon değiştirilirse çocuğun şaşı olacağını iddia ediyorlardı. İşin garibi bu safsataya Medine Araplarını da inandırmışlardı. ( Müslim, Nikah,19/ 118,Talak, 7, 8, Tıp, 50.= Ebu Davut, Nikah, 45.= Tirmizi, Tefsir, 2/ 25= İbn Mace, Taharet, 122, Nikah, 29) Rivayete göre, öyle ki, Hz. Ömer dahi bu Yahudi propoğandasının etkisinde kalarak, başından geçen böyle bir durumu haram zannetmiş ve Ömer helak oldu diye söylenerek nefsini şikayet için Peygambere gelmiş, Peygamberimiz de bu yanlış anlayışı kesinlikle reddetti.( Ebu Davut, Nikah, 45.) Kuran 2/ Bakara 223.” Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın.” Diyerek Yahudilerin görüşünü reddetti. Yahudi din adamları, Allah’ın haram kılmadıklarını haram kılarak tezgahlarını döndürüyorlardı. Sıradan bir Yahudi elindeki Tevrat’a bakıyor, bazı yasakları göremeyip soruyordu. Ben onu kitapta bulamadım, Yahudi din adamı da Sizin aklınız ermez, siz Kitabı Tevrat’ı anlayamazsınız, bize soracaksınız diyorlardı. Bu gün İslam Ümmeti içerisinden çıkan bazı hiziplerin, tarikatların yaptığı gibi, insanları Allah’ın Kitabı Kuran’dan kendi kitaplarına yönlendiriyorlardı. Bu durumu Kuran, Allah’tan başka rabler edinmek olarak adlandırıyor. Yahudilerin rab lığa kalkışarak haram koydukları alanlardan biriside HAYIZ fıkhı idi. Yahudi geleneğinde, adet hali pislik, adetli kadın da pis olarak yer alıyordu. Dolayısıyla, adet günlerinde, kadın terk ediliyor, pişirdiği yenilmiyor, tecrit edilip kınanıyor yanına yaklaşılmıyordu. Ayrıca mukaddes sayılan hiçbir şeye dokunamıyor, hiçbir ibadet yapamıyor, kitap okuyamıyordu. ( Tevrat, Levilier, 15/ 1-33, 18/ 19.) Bu sakat yaklaşımı önce Kuran temelden reddederek adet halinin bir rahatsızlık olduğu hakikatini vurguladı. Yahudilerin propağandalarıyla kafası karışan insanların sorularına bir cevap olarak 2/ Bakara 222, 223. Ayetler gelmiştir.
Hadis kitaplarında, Hz. Peygamberin hayızlı eşleriyle cinsi münasebet dışında, normal münasebetlerini nasıl sürdürdüğünü açıklayan bir çok hadis nakledilmiştir. Bunlar, Yahudilerin ve cahiliye Araplarının hayızlı kadınlardan uzaklaşmak hususunda Yahudi inancının tesirinde kalan ve çekingen davranış gösteren, Hz. Ayşe’nin bir hadisini, örnek olarak zikredebiliriz. Resul (a.s.) “Mescitten seccadeyi bana alıver, dedi, Ben de hayızlı olduğumu söyleyince, onu bana alıver, hayız senin elinde olan bir şey değil, buyurdu.” (Hadis için bknz. Müslim sahih, 1/ 245)