KAYSERİ’YE METİYE
Doğduğumuz ve Doyduğumuz topraklara…
Doyum olmaz ekmeğine aşına
Hayranım ben toprağına taşına
Sayı yetmez tarihteki yaşına
Kökleri denide çınar gibisin.
Erciyes çok yüce dumanı gitmez
Senin nimetlerin saymakla bitmez
Seni met etmeye kelime yetmez
Çözülmeyen bir muamma gibisin.
Erciyes bürünmüş beyaz örtüye
Hayat verir şehirliye köylüye
Bütün insanların bağlı maziye
Geçmişi anlatan tarih gibisin.
Türlü, türlü nimet bulunur sende
Yüz binlerce insan beslen sinende
Herkes gibi sana aşığım ben de
İnsanlara bir sevgili gibisin.
Koyunlar meleşir yaylalarında
Güzeller çalışır tarlalarında
Fabrika kurulmuş ovada kırda
Her yanın şipşirin cennet gibisin.
Köylerin kurulmuş tepeye düze
Seni anlatmaya gerek yok söze
Fazla şirin olma gelirsin göze
Giyinip süslenmiş gelin gibisin.
Kazandıkça kazandırın herkese
Hep kulak verirsin yükselen sese
Yan gelip yatarak yapmazsın ense
Çiçekten bal yapan arı gibisin.
Oğlun kızın hep çalışır tarlada
Pınarbaşı kurulu Uzunyayla da
Çalışıp kazanır kalmazsın darda
Hep üreten bir fabrika gibisin.
Dağların kırların cennet kokulu
Dizi, dizi fabrikalar kurulu
Kendi imkanınla yapan okulu
Etrafına ipek saran böcek gibisin.
El aleme el açmayı sevmezsin
Düşkünleri yoksulları yermezsin
Kanlı düşmanına fırsat vermezsin
Hürriyete aşık Bozkurt gibisin.
Toprağın bir başka taşın bir başka
Baharın bir başka kışın bir başka
Vatan millet içir düşmüşsün aşka
Aşk oduna yanan Kerem gibisin.
Koyun otlar kuzu meler düzünde
Ayrılık gayrılık yoktur özünde
Çok doğrusun yalan olmaz sözünde
San ki bir Mevlana Yunus gibisin.
Kader ayırırsa elden ne gelir
Ayrılıp gidenler hep geri gelir
Minareler arşa doğru yükselir
Tarihi anlatan şahit gibisin.
Bir birine kenetlenmiş ahali
Belki de dünyada yoktur timsali
İnsanı seversin Yunus misali
Akıp da durulmuş bir su gibisin
Vilayetim sensin Yahyalı kazam
Senin nimetinle yaşar her azam
Güzellikleriyin hangisini yazam
Abu hayat veren pınar gibisin.