MÜMİN VE MÜŞRİK ARASINDAKİ FARK NEDİR?-3
Aynı hataya Mekkeli müşrikler de düşerek Melekleri Allah’ın kızları diyorlar ve Lat, Uzza, Menat, Ved, Suva, Yeğus, Yeük ve Nesr gibi kavimlerinin din büyüğü ve hatırı sayılır kişileri Allah’a yaklaşmak için aracı, şefaatçi, yüzü suyu hürmetine ibadetlerinin, dualarının ve diğer yaptıkları amellerinin onlar sayesinde Allah kabul edecek diyerek inanıp yapıyorlardı. Allah bu hareketin doğru olmadığını ayetleri ile açıklayıp uyarıyor ve sakın siz bu yanlışlığa düşmeyin diye, kitabı ve peygamberiyle uyarıyor.
39/ Zümer 3. “ Dikkat edin: Halis ( arı, duru, içine hiç bir hurafe ve insan görüşü karışmamış ) din yalnız Allah’ındır. Allah’ın yanında kendilerine bir takım evliya dost edinenler, onlar için, bizi sadece Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz (yani veli, evliya ve dost) ediniyoruz derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri yanlışlıklarda (şirkte) aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkarcı kimseleri doğru yola iletmez.” Araplar, bu kişiler sayesinde Allah’a yaklaşacaklarına inanıyorlardı. Allah bu insanları yani din büyüklerini müşriklerin Allah’ın yanında evliya edinmelerini put olarak açıklıyor, bunu biz değil, Allah açıklıyor. Allah, Kuran’da, Kendisinden başka hiçbir şeye, kimseye kulluk edilemeyeceğini, o insanların bu davranışlarının Allah’a ortak koşmak olduğunu, şirk olarak açıklayıp, bunun müşriklik olduğunu bildirip kesinlikle yasaklamıştır.
10/ Yunus 18. “ Onlar Allah’ın yanında kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere ( aracı, şefaatçi ) tapıyorlar ve bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir diyorlar. De ki: Siz Allah’a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şey mi haber veriyorsunuz, haşa Allah, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.” Ayette, dikkat edilirse Allah yerde ve gökte böyle bir şeyin ( aracı ve şefaatçinin ) olmadığını bunların yaratılan kullar olduğunu ve put olup, Allah’a ortak koşmak olduğunu, bunların hiç kimseye şefaat edemeyip yardımda da bulunamayacaklarını, çünkü şefaatin yalnız ve parça olmadan tüm olarak sadece Allah’a ait olduğunu açıklıyor.
38/ Zümer 43. “ Yoksa onlar, Allah’ın yanında şefaatçiler mi edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi şefaatçi edineceksiniz.” 39/ Zümer 44. “ De ki: Bütün şefaat Allah’ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır, sonra O’na döndürüleceksiniz.” Yine 40/ mümin 18 = 9/ Tövbe 116 = 4/ Nisa 45, 173= 33/ Ahzab 17= 6/ Enam 51,70 = 32/ Secde 4 = 19/ Meryem 81= 3/ Ali İmran 64 gibi.
Bu yazıları yazmadaki amacımız konularla ilgili Kuran ayetlerini delil göstermek, Kuran’a dayalı iman akidesi oluşturmak, söylenenlerle, yaşananlarla hayatımızdaki yanlışlar varsa Kuran ayetleriyle mukayesesini sağlayıp yanlışlıkları hayatımızdan silip atmaktır. Delil kaynak Allah’ın kitabı Kuran olmalıdır, birileri delil diye yaratılmış insanların yazdığı görüşleri dine delil olarak söylüyorlar, bunlar delil olmaz, dinde delil ve kaynak sadece Allah’ın kitabı Kurandır. Peygamberimizin ve peygamberlerin sünneti kendilerine verilen kitabın teorikten pratiğe aktarılışıdır, peygamberler dine ilave yapmazlar, sadece Allah tarafından kendilerine gönderilen kitaplardan hayata aktarıp tebliğ ederler.
Şöyle denebilir, Allah gönderdiği dinini korumuyor mu? Elbette Allah gönderdiği dinini koruyor ve korumaktadır, ancak Allah’ın korumaya aldığı şey gönderdiği dininin kitabıdır oda, 15/ Hicr 9. “ Kuran’ı kesinlikle Biz indirdik, elbette Kuranı yine Biz koruyacağız.” Allah görevini yapmaktadır, Kuran lafız olarak yani Arapçası korunmuş ve değişmeden bizim elimizdedir. Müslümanlarız diyenler ise akide ve amellerimizi Kuran’a endeksleyerek uyumlu hale getirip koruyacağız. Allah bu görevi inanlara vermiş, inanan Müslüman dinini şahıs olarak kendisi koruyacaktır. Bu dini koruma konusunda Allah bizi korumaz, ne zaman ki biz dinimizi korumaya çalışırız o zaman Allah o kolaylıkları yaratıp bizim işimizi kolaylaştıracaktır. Zaten hidayet olan Kuran’ı Peygamberi ve aklı insanlara gönderip vermiş ve doğru yolunu tercih edenlere göstermiştir. Allah’ın hidayetine ulaşmak ve doğru yolu bulmak insanı kendisine düşer ve kendini böylece korumuş olur. Yani düşünce ve davranışlarımızı biz belirleyip yapacağız fiili olarak, o zaman Allah’ta bize yapacağımız işi yaratıp kolaylaştıracaktır.
43/ Zuhruf 5. “ Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye sizi Kuran’la uyarmaktan vaz mı geçelim?” 43/ Zuhruf 44. Doğrusu Kuran, sana ve kavmine bir öğüttür, ilerde ahrette, Kuran’dan sorumlu tutulacaksınız.” Bu ayet ve diğer ayetler bize, İslam dininin ve akidesinin kaynağının sadece Kuran olduğunu açıklamaktadır. Allah’ın dışında kim olursa olsun hiç kimsenin görüşü ve beyanı İslam’ın ve dinin kaynağı olamaz. Kuran dışındaki sözler, Kuranın su üstündeki çer çöp ve köpük benzetmesine benzer 13/ Rad 17. yani din koyma konusunda işe yaramayan cüruflardır, yararlanıp fikir edinmek olur, ama din edinip hüküm koydurmak olamaz.