PEYGAMBERİN GÖREV SINIRI NEDİR? (13)
Aklın, çalıştırılmadığı yerden ve toplumdan
düşünce ve iyilikler kaçar ve göç
eder, o zamanda o millet nefes alamaz,
fakirlik, fitne, tembellik gibi çeşitli
huzursuzluklar yakalarını bırakmaz. Bu
gün, üzülerek söyleyelim ki, İslam dünyası
bu sıkıntını içinde HİKMETİ kaybettiği
için, huzur bulmamakta ve yanlış
mezhep anlayışlarından dolayı, fitneye
düşerek birbirlerini katletmekte, vatanları,
ırz ve namusları birilerine kendi
elleriyle bilmeden peşkeş çekilmektedir.
Hikmetsiz, akılsız, düşüncesiz, siyaset,
ticaret, ekonomi, eğitim, alışveriş, insana
ve milletlere lazım olan her şey, gönül/
kalp/düşünce, kirletilip yani, hikmet/
düşünme/bilgi üretme kaybedildiği için,
daha dünyada iken cezasını çekiyoruz.
Peki, peygamberler ve peygamberimiz,
kıyamete kadar yaşamayacaklarına göre,
bu HİKMETİ, bilgiyi, düşünceyi, doğru
davranmayı, ilim üretmeyi, adaletli siyaseti,
adaletli yargıyı, adaletli paylaşımı,
adaletli işçi ve işvereni çoğaltınız kim,
yapacaktır? Elbette, başta Müslümanlar
olarak, İslam alemi yapmalıdır.
SÜNNETİ, KURAN’DAN BAŞKA YERLERDE,
ARAMAK
Peygamberimizin, görevleri arasında,
yani sünnetinde, Allah’ın ayetlerini
okuyup, insanlara kitabı/hikmeti/bilgiyi
bilmediklerini öğretmek gibi görevi
de vardır. İnsanları, başta şirk/ortak
koşmak olmak üzere çeşitli günahlardan
arındırmak Peygamberimizin en önemli
görevi ve sünnetidir. Aynı zamanda bu
ben Müslüman’ım diyenlerin ve sünneti
arayanlarında görevidir. Şirk, ortak
koşmak ve günahlardan, kir ve pastan,
manevi hastalıklardan, insan kalbi nasıl
temizlenecektir sorusunun cevabını,
Allah, ayette şöyle veriyor. 2/Bakara
151, “Nitekim kendi içinizden size
ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden
arındıran, size Kitap’ı ve hikmeti/bilgiyi
talim edip bilmediklerinizi size öğreten
bir Resul gönderdik.” 83/Mutaffifin 14,
“Hayır bilakis onların işlemekte oldukları
kötülükler yüzünden kalplerini kir
ve pas tutmuştur.” İşte, bu ve benzeri
ayetleri bize öğretip açıklayan, peygamberimiz
ve onun aranan sünneti budur.
Hani, sünnet diye, kendilerini yırtanlar,
niçin Kuran dışında, birilerinin söylediği
sözleri ve Arap örf ve adetlerini sünnet
olarak alıp kullanıyorlar ya. Allah’ın,
Kuran’da, peygamberimize, verdiği görevi,
sünnet saymıyorlar veya haberleri
yok ya. Yine 96/Alak 3,4,5, “Oku, insana
bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı
öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.”
Yine3/Ali İmran 164, “Ant olsun
ki, içlerinden, kendilerine Allah’ın
ayetlerini okuyan, kötülük ve inkardan
kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap
ve hikmeti/bilgiyi öğreten bir peygamber
göndermekle Allah, müminlere
büyük bir iyilikte bulunmuştur. Halbuki
daha önce onlar apaçık bir sapıklık
içinde idiler. Allah’ın Kitap’ı ve hikmeti
gönderip, peygamberimizin de bize, akıl
ile Kuran’ı, akıl ile tabiat denen dünyayı
ve içindeki varlıkları, yine insanın
kendisini okuması hikmeti oluşturacaktır.
İşte, Allah’ın farzı bu, peygamberin
sünneti de budur. Yani Allah’ın bu ayetlerini
hem öğrenmek, hem öğretmek,
insanlara duyurmak Allah’ın bize emri
farzı ve peygamberimizin de sünnetidir.
Bunu yaptığımızda, hem farzı, hem de
sünneti yapmış oluyoruz. Gerek şirk,ortak
koşmak, gerekse diğer günahlardan
ve manevi kirlerden kurtulmak için,
Kuran’ı, hikmeti/bilgiyi kainatı ve üzerindeki
yer ve arzı, içindekileri okumak,
öğrenmek ve çevremize de anlatmak,
Allah’ın farzı, peygamberin de sünnetidir.
Peygamber elçilik sıfatıyla insanlığa
duyurup öğretecek görevini yapacak,
Müslüman olarak bizler de bize düşen
görevi yapıp yerine getirerek, kendimizi
koruyup, Allah’a karşı sorumluluktan
kurtulacağız.