PEYGAMBERİN GÖREV SINIRI NEDİR? (4)

5) Peygamber de, hata yapabilir, bunu bir noksanlık değil de, ilah ve ilahlaştırılmaması içindir. 47/Muhammed 19, “Bil ki, Allah’tan başka tanrı/ilah yoktur, Resulüm, hem kendinin, hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile. Allah, gezip dolaştığınız yeri de, duracağınız yeri de bilir.” 48/Fetih 2, “Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.” Yani, peygamberde olsa, günah işleyebilir, çünkü ilah/tanrı değildir, olmayan bir hata/günah affedilir mi? hatadan uzak olan ancak Allah’tır. 6) Allaha sığınıp, Allah’tan yardım dilemesi, peygamberimizin bir insan ve kul oluşundan ve günah, kötülük, şer gibi şeylerden Allah’a sığınmasını isterken aynı zamanda tanrılık vasıfları verilemeyeceğini de hatırlatıyor. 113/Felak 1,2,3,4,5. “De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişilerin şerrinden sabahın Rabbine SIĞINIRIM.” 114/Nas 1,2,3,4,5,6. “De ki: İnsanların kalplerine vesvese veren, pusuya çekilen cin ve İNSAN ŞEYTANININ şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine ve insanların ilahına sığınırım.” Peygamberde, bizim gibi insan olduğundan, cin ve insan şeytanlarının vesvesesinden kurtulamazlar. Onun için, bunların şerrinden Allah’a sığınması istenilen bir peygambere tanrılık payesi verilemez ve din koyar denemez. Bu, Allah’ın farzı, peygamberinde sünnetidir, Allah peygamberimizin durumunu bize açıklayarak, sünnetinde Kuran’da aranması gerektiğinin de altını çiziyor ve bu şekilde hareket edin diye yol gösteriyor. 7) Allah’ın, peygamberi de, hidayete ulaştırması, emrediliyor, Peygamber kul, beşer/insan olduğu için, doğru yola ulaşmaya muhtaçtır ve Allah onu doğru yola ulaştıracaktır. 48/Fetih 2, “Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar ve SENİ DOĞRU BİR YOLA İLETİR.” Allah, bize bu ayetle bir mesaj veriyor ve bizlerin bir beşerden/insandan hidayet beklenemeyeceğini, hidayet ve doğru yola sadece Allah’ın ileteceğini vurgulayarak bizleri bilinçlendiriyor. Yine, 6/Enam 161, de “De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dost doğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in inandığı dinine iletti. İbrahim , ortak koşanlardan değildi.” Dikkat edersek ayetlerde De ki: kelimesi sık,sık geçiyor, bu söz bana ait değil, Allah’a aittir, Allah söylüyor anlamındadır. Peygambere uyarı, özelde bütün Müslümanlara ve insanlara da uyarıdır, sünnette budur. 8) Peygambere, Rab’lik sıfatının verilemeyeceği, Her şeyin Rabbi Allah olduğu için, Allah’tan başka kimseye bu sıfat verilemez, peygamberde olsa. Hıristiyanlar ve Yahudiler peygamberlerine Rab diyerek aşırı yüceltmişler, Allah’ta, bunun yanlış olduğunu Müslümanlara ve tüm insanlığa duyurarak bu yolun önünü kesmiştir. 9/Tövbe 30, “Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğludur dediler, Hıristiyanlar da, Mesih/İsa Allah’ın oğlu dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. Sözlerini daha önce kafir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasılda haktan batıla döndürülüyorlar.” İşte bu sapıklığı önlemek için, Allah, peygamberimize şu emri veriyor.

#kemalyavuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.