PEYGAMBER’LER DE YANILIRLAR-4

“Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana ve müminlere helal kıldığı şeyi, niçin kendine haram kılıyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.” (66/Tahrim 1)

Burada yapılan yanlış, Allah tarafından düzeltilmiş ve hem Allah’ın helal ettiğinin Peygamber tarafından da olsa haram edilemeyeceğini vurgulamış, hem de böylesi yapılan yeminlerin bozulmasında herhangi bir mahzur olmayacağını belirtmiştir. Allah diyor ki; benim yetkime, gücüme kanunuma, peygamberler dâhi ortak değildir diyerek bizleri de uyarıyor. Birileri, Peygamber başta olmak üzere bazı kulları, kişileri Allah’ın yetkisine ortak etmeye kalkışıyorlar, bu doğru olmaz.

“Allah kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmek istemez.” (18/Kehf 26)

“Hâkimiyette ortağı bulunmayan” (17/İsra 111)

Bu ikazları yapan Allah, Elçisinin yanlışlarını düzeltmiş, yol göstermiştir. Bunlar, bizi de bağlayıcıdır.

Başka bir ayette bakın Allah nasıl ikaz ediyor.

“Allah’ın dilemesine bağlanmadıkça (inşallah demedikçe), hiçbir şeyi yarın yapacağım, deme. Bunu unuttuğun takdirde, Allah’ı an ve umarım Rabbim beni doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir de!” (18/Kehf 23-24)

Bu ayetlerde de, Allah, Elçisi’ni uyarmakta ve ona doğru olanı göstermektedir. Yahudilerden bir grubun, Allah’ın Elçisi’ni güya imtihan etmek amacıyla bazı sorular sordukları, peygamberin de, bu soruların cevabını vermek için, “inşallah demeden”, yarın gelin, size sorularınızın cevabını vereyim demesi ile ilgili ikaz ve uyarıdır.

Hz. Peygamber, kendisine sorulan bu sorulara, elbette ki Allah’dan, gelecek cevapları verecekti. Bir zaaf göstererek, yani Allah’ın ne zaman cevap göndereceğini kesin biliyormuş gibi, yarın gelin, size sorularınızın cevabını söyleyeyim, demiştir. İkaz bundan dolayı gelmiş ve Allah Elçisi’nin, bu gibi durumlarda nasıl davranması gerektiğini bildirmiştir.

Allah göndereceği vahyi, (ayeti) ancak kendisi istediği

zaman gönderir, elçisinin söz verdiği vakitte değil! Elçinin de derse ihtiyacı vardır. Öğreneceği şeyler vardır. Vahy, elinin altındaymış gibi, hemen yarın gelin, cevabınızı alın, demesi ayete göre mümkün değildir.

Bazıları yine vehimlerini ortaya koyarak Peygamber’i eleştiriyorlar; veya küçük düşürüyorlar, gibi düşünebilir. Hz. Peygamber’i büyütmek ya da onun büyüklüğünü kabul etmek onu insanüstü yapmakdan, bilakis, Kur’an’da ki Allah’ın emirlerine uyarak, bizler gibi bir insan olduğu gerçegi ile değerlendirip, peygamberlik makamına koymak-la olur. Allah’a eş tutmakla olmaz. Allah, elçisini sürekli olarak görüp gözetmekte ve davranışlarında ve hatta niyetlerinde ki yanlışlıkları, yanılgıları düzeltmektedir. Çünkü, o bir insandır. Yanılmamak sadece Allah’ın vasfıdır. Allah’ın elçisi de olsa yanılır. Yoksa, hâşâ, ben kimim ki, Peygamber’i eleştireyim?

“Ey Rasül! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, Allah’ın elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” (5/Maide 67)

Peygamberliğin ilk ve asıl şartının tebliğ (açıklama) olduğunu açıkça belirten Allah, bir hususta peygamberini uyararak, bu işi yapmazsan Allah’ın elçiliğini yapmamış olursun, diye uyarıyor ve eğer insanlardan bir zarar geleceğini düşünerek, yapmazsan, bil ki Allah seni insanlardan koruyacaktır, diye adeta teminat veriyor. Üzerine böyle bir yük yükleyen Allah, böyle bir görevle görevlendirdiği insana elçisine destek ve morali de vermiş oluyor. Buna tahammül, herkesin harcı değildir. Peygamber de olsa etkilenir. Morali bozulur, çekinir. İşte bu psikolojiyi Yaratan bildiği için, hem uyarıyor, hem de korkma, seni koruyacağım diyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.