PEYGAMBER’LER DE YANILIRLAR-6
Bu doğa kanunu dedikleri olayı şu ayetlerle açıklayalım.
“Güneş kendisi için belirlenen yerde akar (döner) işte bu aziz ve âlim olan Allah’ın takdiridir.” (36/Yasin 38)
“Ay için de bir takım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet ay eğri hurma dalı gibi hilal olur da geri döner.” (36/Yasin 39)
“Ne güneş aya yetişebilir ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.” (36/Yasin 40)
“Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmekte-dirler.” (55/Rahman 5)
“Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.” (55/Rahman 6)
Şimdi ayetler güneş ve ayın belirlenen ve bilinen bir ölçüye göre, kendilerini Allah’ın verdiği kanun çerçeve-sinde, yörüngelerinde dönüp denge ve düzeni böylece sağlanmış olmaktadır. Kendilerinden değil de Allah’ın sünnetine uygun hareket etmektedirler. Bitkilerin ve ağaçların, secde etmesi, mecazi anlamdadır. Buradaki secde etmek, itaat etmek, Allah’ın emrine teslim olmak Allah’a bağlılığını açıklamaktır. İtaat etmek, yani doğa cisimleri için, kendileri için, Allah tarafından belirlenen yasaya uyup tabi olmak demektir. Güneşin, ayın, yıldızların, secdesi kendileri için, belirtilen yörüngede dönmesi ve ağaçların zamanında yaprak açıp, çiçeklenerek meyve vermesi, ölüp, seneye, tekrar canlanıp kendisine emredilen kanun (sünnetullah) gereği sapmadan görevlerini yapmalarıdır.
Sizlere şu üç anlayış türünü özet olarak aktarmaya çalışayım.
Hadisçilerin Peygamber anlayışı. Hep konuşan bir Peygamber’dir. Görevi sanki sürekli konuşmak olan hemen her meselede bir şey söyleyen, hakkında konuşmadığı konu kalmayan bir peygamber anlayışı. Bu anlayışla nakledilen hadisler, adeta ayakları yere basmayan, ağırlığı olmayan, sanki uçucu bir madde gibi havada duran nerede söylenmiş, ne zaman söylenmiş, neden, niçin, nasıl ve hatta kime söylenmiş, gibi sorulara cevap veremeyen nice sözler, hadislerdir. Bunu sorgulamak ve Kur’an süzgecinden geçirmek, Kur’an’a ölçü yapmak zorundayız. Ne olursa olsun, yeter ki, Hz. Peygamber’e dayandırılsın. İyi de Kur’an’la zıt, ayrı olursa da mı? Kabul edecekler? O zaman, kim kaybeder; Böyle insanlar kaybeder.
Hz. Peygamber’e isnat edilen hadis sayısının yüzlerden, binlerden, milyonlara çıkarılışının nedeni hep konuşan Peygamber anlayışının sonucudur. Bağlamsız bir söz (hadis), zamansız ve mekânsız bir sözdür. Zamansız ve mekânsız bir sözün meramını ve maksadını çarpıtmak, zamanlı ve mekânlı bir sözün meramını çarpıtmaktan çok daha kolaydır. Hadisçiler hicri 2. yy da 100.000 Buharinin Sahihini derlediği 3. yy da ise neredeyse 600.000 hadis arasından seçerek tekrarlarla birlikte 7.397 hadisi beyan eder. (Zehebi, Siyeru A’lam 12/402)
İmamı Malik, 1720 hadisi Muvatta’ını 1.000.000 hadis arasından derlediğini söyler. Bakınız (Zehebi Siyeru A’lam 11/ 187)
Ebu Davut: Peygamber’e isnad edilen sünenini 4800 hadis 500.000 hadis arasından seçtiğini söyler. (Zehebi Siyeru A’lam 13/209)
Yahya Bin Main kendi elleriyle 1.000.000 hadisi yazdığını söyler. (Zehebi Siyeru A’lam 11/85 )