PEYGAMBER’LER DE YANILIRLAR(4)
“Ey Rasül! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, Allah’ın elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.” (5/Maide 67)
Peygamberliğin ilk ve asıl şartının tebliğ (açıklama) olduğunu açıkça belirten Allah, bir hususta peygamberini uyararak, bu işi yapmazsan Allah’ın elçiliğini yapmamış olursun, diye uyarıyor ve eğer insanlardan bir zarar geleceğini düşünerek, yapmazsan, bil ki Allah seni insanlardan koruyacaktır, diye adeta teminat veriyor. Üzerine böyle bir yük yükleyen Allah, böyle bir görevle görevlendirdiği insana elçisine destek ve morali de vermiş oluyor. Buna tahammül, herkesin harcı değildir. Peygamber de olsa etkilenir. Morali bozulur, çekinir. İşte bu psikolojiyi Yaratan bildiği için, hem uyarıyor, hem de korkma, seni koruyacağım diyor.
Biz müslümanlar da aynı sıkıntıya düşebiliriz, kınanabiliriz, yadırganabiliriz. Ama bilmeliyiz ki aklımızın erdiği doğruları, çekinmeden, açıklamalıyız. Eğer açıklamaz, yazmaz, söylemez, konuşmazsak, sorumluluktan kurtula-mayız. Allah insanlara sorduğunda, insanlar da bize açıklamadı, derlerse o zaman hâlimiz nice olur.
“Rasulüm eğer sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önce kitabı okuyanlara sor! Andolsun ki Rabbin-den sana hak gelmiştir. Sakın kuşkulananlardan olma!” (10/Yunus 94)
“Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan da olma, sonra ziyana uğrayanlardan olursun.” (10/Yunus 95)
Yüce Allah, Rasülünün de şüpheye düşmesinin mümkün olacağından, onu uyarıyor. Olaki, sana vahyettiğimiz bazı şeylerden seni şüpheye düşürmek isterler, sakın olaki şüphe edenlerden olma, sana gelen haktır. Şüphe ederek yalanlayanlardan olursan, hüsrana uğrayanlardan olursun, elçi de olsan sorumlusun. Allah gönderdiği Peygamber’ine, bir insan gibi, davranılması gerektiği gibi davranmakta, uyarmakta, yanlışlarını ve nehiylerini bildirip, bırakmaktadır. Müslüman olduğu halde ihmalinden, dikkatsizliğinden geleneksel alışkanlıkları sebebiyle veya çeşitli sebeplerden küfre düşmesi, şirk koşması muhtemeldir. İnsan ben Müslüman olduğum için küfürden, şirkten korunmuş değilim, diye kendisi kendisini koruyacaktır. Bu çok önemli bir husustur gözden kaçırılmamalıdır.
“Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zâlimler topluluğu ile oturma.” (6/Enam 68)
Bu ayette yine Peygamber’in unutabileceğinden söz etmektedir. Allah elçisi başta olmak üzere kullarının davranışlarını plan program çerçevesinde biçimlendirmek istemekte, onlara yön vermektedir. Önemli gördüğü konularda neleri, nasıl yapması gerektiğini Peygamber’ inden başlayarak düzene koymaktadır. İnsanın yaratılışı, onu yaratanın yarattığı şekliyle ciddiyete, güvenliğe, tutarlılığa itibar edilen bir fıtrattır. Buna diğer bir ifade ile sünnetullah (Allah’ın yasası) da diyebiliriz. Bazıları doğa kanunu da diyor. Doğa, kanunlarını doğanın kendisi koymamıştır. Doğayı yaratan Allah yarattığı doğa için onun tabii olup uyacağı kanunları da koymuştur. Doğa var olduğu günden bu yana ve kıyamete kadar Allah’ın koyduğu sünnete şaşmadan ve itiraz etmeden uyacaktır. Çünkü Allah’ın sünnetinde değişme olmayacaktır.
“Allah’ın kanununda sünnetinde asla bir değişme bulamazsın. Allah’ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın.” (35/Fatır 43)
Allah’ın elçisini de Allah’ın Kur’an’da tanıttığı gibi tanımak gerekir ve Peygamber’i insanüstü bilmek bizi bozar, günaha ve vebale götürür. Dikkatli olmak zorun-dayız.
Bu doğa kanunu dedikleri olayı şu ayetlerle açıklayalım.
“Güneş kendisi için belirlenen yerde akar (döner) işte bu aziz ve âlim olan Allah’ın takdiridir.” (36/Yasin 38)
“Ay için de bir takım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet ay eğri hurma dalı gibi hilal olur da geri döner.” (36/Yasin 39)
“Ne güneş aya yetişebilir ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.” (36/Yasin 40) “Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmekte-dirler.” (55/Rahman 5)
“Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.” (55/Rahman 6)Şimdi ayetler güneş ve ayın belirlenen ve bilinen bir ölçüye göre, kendilerini Allah’ın verdiği kanun çerçeve-sinde, yörüngelerinde dönüp denge ve düzeni böylece sağlanmış olmaktadır.