PROBLEM ÇÖZME VE KARAR ALMA SÜRECİ
Günlük hayatta birçok farklı sıkıntı veya sorunla karşı karşıya kalmaktayız. Öyle ki kimi zaman neyi nasıl yapacağımız konusunda fazlasıyla zorlanmaktayız. Sorunlarla başa çıkmaya çalışırken psikolojik sıkıntılar da meydana gelebilmekte. Karşılaştığımız zorlu yaşam olayı karşısında çözüm yollarını bulamadığımızda ya da çözüm bulmak için verdiğimiz uğraş sırasında yaşadığımız yoğun stres ve kaygı bize sonrasında fiziksel birer rahatsızlık olarak dönebilmekte. Bazen öyle bir şey yaşarız ki, o problemi çözebilmek için risk almak gerekir. Risk almayı gerektiren durumlar belirsizlik içeren durumlardır. Belirsizliğin olduğu bir yerde karar almaya çalışmak çok daha zorlayıcı olmakta. Sonuçların neler olabileceği, istenir olup olmayacağı, birkaç farklı seçenek arasından karar vermeye çalışmak ve sonrasında alınan kararı uygulamaya koymak aslında pek de kolay olmayan işlemler silsilesi halinde gerçekleşmektedir. Beyin dediğimiz muazzam mekanizma bütün bunları öylesine hızlı bir şekilde işlemektedir ki acil durumlarda alınan ve uygulanan kararlar bu sayede olmaktadır. Örneğin, kendimizi şu an trafikte iken düşünelim. Aracı siz kullanıyorsunuz. Trafik çok yoğun ve yola aniden bir yaya çıktı, ani fren yapmanız durumunda arkadan gelen araçlarla birlikte zincirleme bir kaza gerçekleşebilecek. Fren yapmazsanız yayaya çarpacaksınız. Gördüğünüz gibi günlük hayatta öylesine zor durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz ki.. Çok acil karar vermemizi gerektiren durumlarda beyin üst düzeyde aktivasyonu sağlar ve hormonal seviyelerdeki değişikliklerle birlikte saniyeler içerisinde karar alırız ve uygularız. Tabi karar alma süreci her zaman bu derece aciliyet arz etmez. Bazen kararlarımızı günlere, haftalara, aylara hatta senelere göre de alırız. Karşılaşılan problemi çözme sürecinde kendi değer yargılarımız, tutumlarımız, kişilik özelliklerimiz, kullandığımız iletişim becerilerimiz, sosyal çevreden aldığımız destek gibi birçok farklı faktör etkili olmaktadır. Bunların içinde dönemin şartlarını da göz önüne aldığımızda belki de en önemlisi; sosyal destek. Sosyal destek sayesinde karşılaşılan problemi diğer insanların da yardımı ile kolayca çözüme kavuşturabiliriz. Ancak destek talebinde bulunamıyorsak, problemi çözme süresi daha da uzayabilmekte. Komşuluk ilişkilerinin zayıflaması, arkadaşlıklarda yaşanılan problemler, güven problemlerinin oluşmasına ve artmasına sebep olmaktadır. Aile içinde yaşanılan sıkıntıların çözüme kavuşturulamaması gibi pek çok problem yaşamaktayız. Özellikle bu ortamda büyütülen çocuklar, erken çocukluk döneminde gördükleri bu olaylar ve yaşanılanlara tanıklığı sebebiyle ilerleyen yıllarda, kendi hayatlarında da kimlere güvenebilecekleri konusunda sıkıntılar yaşayabileceklerdir. Kendi evliliklerinde de bunların izleri görebileceğiz belki de. İşte tüm bunlardan dolayı karşılaştığımız problemleri çözerken, kafamızı kurcalayan, soru işareti bırakan hiçbir şey kalmamalı, tamamen hallettikten sonra diğer işe geçmeliyiz. İlişkilerimizi bunlara göre düzenlemeliyiz.
PSİKOLOG DURNA ÖZER