ŞEHİT BABASINDAN DUYGULANDIRAN TELEFON
İdlib’de şehit olan Kayserili Piyade Uzman Onbaşı Ali Taşöz’ün babası Hüseyin Taşöz’den duygulandıran konuşma. Oğlunun şehadet haberini aldıktan sonra çalıştığı Okulun Müdürü Mustafa Gediri’yi arayıp, sabah okulu açacağını aksi halde sabah soğuğunda öğrencilerin üşüyeceğini belirtti. Baba Taşöz’ün bu hassasiyeti, Kurtuluş Savaşı’nda görevli Doktor Nusret Bey’i akıllara getirdi.
İdlib’de rejim unsurlarınca gerçekleştirilen hain saldırıda şehit düşen Kayserili Piyade Uzman Onbaşı Ali Taşöz’ün babası Hüseyin Taşöz, oğlunun şehadet haberini alınca sabaha karşı 05.00’da çalıştığı okulun müdürü Mustafa Gediri’yi aradı. Baba Taşöz: “Hocam ben sabah geleyim, okulu açayım. Çocuklar bizlere emanet, dışarıda üşümesinler. Ben gelmezsem kapıyı açacak kimse yok” dedi. Bu konuşmanın üzerine duygulanan Müdür Gediri: “Sana ne söyleyeyim Hüseyin Ağabey, ne diyeyim, sana olan minnettarlığımızı nasıl dile getireyim? Vatan senin gibi koca yürekli babalara minnettar. Ellerinden değil, ayaklarından öpüyorum. Rabbim cennette seni ve aziz şehidimizi Paygamber Efendimize komşu eylesin” dedi. Baba Taşöz’ün bu hassasiyeti akıllara Kurtuluş Savaşı’nda görevli Doktor Nusret Bey’i getirdi.Çanakkale Savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey belkide, Morfindi. Doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyorlardı. Bu yüzden bir nöbet tutuluyordu.Hastaların ameliyatı için hazırlanan çadırın önüne bir masa kurulmuştu. Sedye ile gelen her yaralı, burada masaya koyuluyordu. Doktorun elinde enjektör, enjektörün içinde ağrı kesici.Doktor ilk muayeneyi yapıyordu ve yaşama olasılığı olan, ameliyat edilmesi halinde yaşayacağına inandıkları askerlere ağrı kesiciyi yapıyordu. Oysa gelen her yaralının ağrı kesiciye ihtiyacı vardı. Fakat herkese yetecek kadar ağrı kesici yoktu.Sürekli olarak doktorun önüne yaralı askerler konup, kaldırılıyordu. Sırada bir sürü asker sedye üzerinde beklediğinden dolayı hızlı bir şekilde muayene yapılıyordu. Bu sırada doktorun önüne yaralı bir asker daha getirildi. Doktor; “Bunu kaldırın” dedi. Yaralı askerden ise bir ses, “Baba” Doktor, şokta. Doktor, sedyede yatan yaralı askerin yüzüne baktı. Eliyle yüzünü sevdi, baktı ki, öz Oğlu…! Öz evladı, Önünde perişan bir durumda yatıyordu. Doktor ise çaresizdi. Herkesin gözü doktorun üzerindeydi. Doktor bir elinde ağrı kesici, diğer eliyle oğlunun yüzünü silerek sevdi ve sedyecilere şöyle seslendi; “Bunu gölge bir yere kaldırın..!” HABER: SALİH ZEKİ ÇETİN