Selçuklu döneminin ilk saraylarından Kayseri Şeker’deki Keykubadiye Saray kazısı 4. yılında
Anadolu Selçuklularının en parlak döneminde Sultan I. Alaeddin Keykubad tarafından 1220’li yıllarda inşa ettirilen ve halen Kayseri Şeker Fabrikası arazisi içerisinde bulunan Keykubadiye Sarayı’nda 2017 yılı kazı çalışmalarının dördüncü yılına girdi.
Kazı çalışmalarına Selçuk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünden Prof.Dr. Ali Baş Başkanlığında, Prof.Dr. Remzi Duran, Arş.Gör.Dr. Şükrü Dursun, Arş.Gör. Ayben Kayın, Arş.Gör. Hazal Orgun ve 13 öğrenci ve kazı işçileri ile devam edildiği belirtildi.
Anadolu Selçuklu döneminin önemli yönetim merkezlerinden olup Sultan Keykubad’ın öldüğü yer olan Keykubadiye Sarayı, II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde de bir süre kullanılmış, 1243 Kösedağ Savaşından sonra Moğolların Kayseri’yi istilası sırasında yakılıp, yıkılmıştır. Tarihi kaynaklarda geçen bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla, istilanın etkilerinin çok büyük olması sebebiyle saray artık kullanılmayacak kadar harap duruma düşmüştür. Ancak, sürdürülen kazılarda ortaya çıkan çini ve seramik buluntular sarayın Selçuklu dönemi yazılı kaynaklarında anlatılan bilgilerle örtüşen güzellikte ve çok gösterişli olduğunu ortaya koymaktadır.
Saraydan iki yapı kalıntısı günümüze ulaşmış olup, bunlar da oldukça harap durumdadır. 2017 yılı çalışmaları bunlardan Dört Kemerli Yapı veya Küçük Köşk olarak adlandırılan kalıntının çevresinde gerçekleştirilmektedir. Oldukça verimli geçen çalışmalarda sarayın muhtemelen Selçuklu sonrasında çeşitli müdahaleler sonucunda yeniden kullanıldığı anlaşılmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Selçuk Üniversitesi adına yürütülen kazı çalışmalarında Kayseri Şeker Fabrikası yönetimi de Tarihi ve Kültürel mirasa gereken desteği sağlamakta olup çalışmaları Başkan Akay yerinde inceleyip çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Ziyaret esnasında konuşan kazı Başkanı Prof.Dr. Ali Baş; “1220’li yılların ortalarında inşa edilen bu saray Anadolu Selçuklu Döneminin aslında ilk önemli saraylarından birisi olması sebebiyle de büyük önem arz ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti; 2014 yılında Kayseri Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi tarafından alandaki iki yapının restorasyonuna yönelik olarak bir girişimde bulunuldu bu girişim çerçevesinde özellikle her iki yapıda da temizlik çalışması yapılıp röleve restütüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanarak yapıyı ayağa kaldırma düşüncesi hakim idi biz 2014 yılında Kayseri Şeker’in desteği ile burada bir sondaj çalışması gerçekleştirdik ve o çalışma sırasında ortaya çıkan veriler bizim burada bir kazı yapmamızı zorunlu kıldı.2016 yılında önemli verilerle karşılaştık. 2015 ve 2016 da, 2017 yılında da benzer şekilde çalışmalarımız sırasında önemli veriler ortaya çıkmakta.
Kayseri Şeker Yönetimi bizlere burada kazı yapmaya ilişkin muvafakat verdiler ve o muvafakat çerçevesinde biz ancak burada kazı çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu süreçte özellikle kazı yaptığımız süreçte Kayseri de gerçekten büyük destek gördük özellikle Kayseri Büyük Şehir Belediyesi ve Kayseri Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi tarafından bu destekler sürdürülmekte özellikle de arazinin Şeker Fabrikaları arazisi içerisinde olması sebebi ile kalıntılarımızın Şeker Fabrikası Anonim Şirketinin desteği burada çok fazla öne çıkmakta çünkü en küçük kazı ile ilgili bir isteğimiz olduğunda bir ihtiyacımız olduğunda anında yönetim tarafından gerçekten karşılanmakta hatta adeta Şeker Fabrikası Anonim Şirketinin bir elamanı gibi şu anda kendimizi hissediyoruz çünkü bütün ihtiyaçlarımızın çoğunluğunu burada gidermekteyiz. Böyle bir kültürün açığa çıkarılması noktasında bizlere vermiş oldukları büyük destek sebebi ile Başkanımız Hüseyin Akay nezdinde Kayseri Şeker Yönetim Kuruluna özellikle büyük teşekkür ediyorum” dedi.
Kayseri Pancar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay da inceleme sonrası yaptığı açıklamada; “Biz Profesör Doktor Ali Baş Hocamıza özellikle ve beraberinde bu kazı çalışmalarını yapan arkeolojik çalışmayı yapan bütün heyete öncelikle teşekkür ediyoruz. Bildiğiniz gibi hocamızın da ifade ettiği gibi bu çalışmalar sondaj çalışması olarak Kayseri Şeker Fabrikasının müracaatı üzerine 2014 yılında başladı. Yine o başlangıcı da hocamız yapmıştı ve bu sene dördüncü senesi oluyor. Çalışmalar arkeolojik çalışmalar şeklinde hocamızın ifade ettiği çerçevede gelişti ve yürüyor.
Tabi şu önemli bu alan tarihi bir mekan kültürel bir mekan Türk tarihi ile ilgili, Türk sarayları ile ilgili Kayseri’de ilk yapılan arkeolojik çalışmayı bu ifade ediyor. Bu çalışma bu yönüyle anlamlı ve değerli buluyorum. Alaattin Keykubat Anadolu Selçuklunun en büyük hükümdarlarından bir tanesi ve Anadolu’yu Türkleştiren, İslamlaştıran bir hükümdar ve bu konuda çok büyük eserler ortaya koymuş birisi, çok büyük mücadeleler vermiş birisi böyle büyük bir ecdadın mirasını tekrardan değerlendirme yapmak, ayağa kaldırmak ve bunu insanlarımıza bu bilgileri sunacak noktaya getirmek hepimiz açısından önemlidir.
Kayseri Şeker Fabrikası elbette bir sanayi kuruluşu, bir ticaret kuruluşu, bir tarım kuruluşu ama aynı zamanda tarihimize, tarihi mirasımıza da kültürel mirasımıza da sahip çıkma anlayışında bir kuruluş böyle bir anlayışla biz hareket ediyoruz onun için de bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürümesi ve o döneme ait bilgilerin ortaya çıkması eserlerin ortaya çıkması konusunda üzerimize düşen her görevi bütün samimiyetle, bütün gayretle yapıyoruz, hocamıza ve ekibine bu çalışmalardan dolayı hem teşekkür ediyorum hem de başarılar diliyorum, inşallah belki burası bu çalışmaların sonucun da yeniden bir tarihi mekân olarak ihya edilebilir, eğer buna bir katkı sağlayacak olursak bu manada kendimizi de mutlu addederiz” dedi. -kb