SESSİZ ÇOĞUNLUK
Yaşamımız boyunca çoğumuz birçok toplantılara katılmışızdır, Aile bireyleri arasında, komşular arasında sohbet toplantıları, okul da öğrenci velileri toplantısı, siyasi partilerin toplantıları, meslek guruplarının toplantıları gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Bu toplantılarda genel olarak duruma göre birkaç kişi konuşur,büyük çoğunluk susar ve dinler. Memnun olsa da olmasa da susar. Kapıdan çıkınca herkes ahkam keser. Konuşur da konuşur..
Aynen bu toplantılarda olduğu gibi biz millet olarak ta suskunlaştık. Hangi radyoyu, hangi televizyonu, hangi gazeteyi açıp baksak, dinlesek, seyretsek hep aynı kişilerin sesini konuşmasını dinliyoruz. Görüntüsünü izliyoruz, demecini okuyoruz.. Daha doğrusu dinlemek susmak zorunda kalıyoruz.
Sivil toplum örgütleri susuyor, dernekler vakıflar susuyor, öğretmenler, memurlar, işçiler, sendikalar susuyor, üniversiteler, akademisyenler, avukatlar, hakimler,savcılar susuyor… Sanki ülkemizin üzerine büyük bir bulut çöküp, her yeri ağır, yoğun sis bürümüş gibi kimse gözünün önünü göremiyor, etrafına bakamıyor, gerçekleri öğrenemiyor sustukça susuyor..
Burada sizlerle bu konuda bir anımı paylaşmak istiyorum. Yılını tam hatırlamıyorum ama emekli olmadan 4-5 yıl öncesi. Okul müdürü olarak çalışıyorum. Yaz tatili hademelerle okulun boya badanasını yapıyoruz. Odamdaki telefonun çaldığını hademelerden biri söyledi.. İlçe Milli Eğitimden aranıyoruz.
-İl Milli Eğitim Müdürü gelecekmiş acilen toplantıya geliniz.. Görevimizi yapıp telefon zincirini tamamladık belirtilen saatte belirtilen yere gittik.. O zamanlar ilçe merkezinde toplam on kadar okul müdürü idik.. Söylenen saatte herkes toplantıya hazır bekliyoruz.. Yarım saat geçti, bir saat geçti kimse yok..Nihayet beklenen kişi teşrif etti.. Hoş geldiniz den sonra İlçe Milli Eğitim Müdürünün masasına oturdu.. Tek söylediği şuydu..
_ Beyler Sizden tek bir şey istiyorum.. Bayrağımıza, vatanımıza, dinimize sahip çıkalım, benim masamın gözünde bir tarafta makas diğer tarafta tırnak makası var. Bayanlardan tırmağı uzun olan öğretmenin tırnağını,, erkeklerden saçı uzun olanın saçını keserim. ..Bana müsaade ..
Masadan kalktı kapıya yönelmeden ben duramadım.. Çünkü bu toplantıdan mesleğimizle ilgili birçok şeyler bekliyordum. Söylenen bir cümle zaten belleğimize tam yerleşmiş asıl görevlerimizin başında gelir. Gerisi gereksiz ve lüzumsuz cümleydi.
-Hocam toplantı bu mu?, bunun için mi zahmet çektiniz dedim..
-Bay müdür beğenemedin mi ?.dedi..Kapıyı çarpıp gitti.. Demek ki görevinin layıkı değildi ki, bir ay geçmeden de görevden alındı.
Değerli okurlarım,
Benim çıkışım belki bir yöneticiye karşı uygunsuzdu. Ama doğruydu. O yıllar en azından haklı olduğumuz zaman ,yada yanlışlıklar karşısında, çok azda olsa tepkimizi gösterebilirdik.. Şimdi hiç kimse, hiçbir birey, hiçbir yerde tepkisini gösteremiyor, konuşamıyor susuyor, susturuluyor. Susan susturulan bir çoğunluk olduk.
Ama ne zamana kadar, nereye kadar… Hani büyüklerimiz ne demişler.
‘’Sabrın sonu selamettir.’’
Büyük çoğunluk olarak sussak,susturulsak ta
İnşallah millet olarak sonumuz selamettir..
#mehmetsarı