SORU- CEVAP -13-

Şunu bir türlü kabullenemedik.
Mesela
1) Dinin içeriğini konularını, çerçevesini
sadece ama sadece Allah belirler. Din
konusunda tek söz Allah’tır, tek kaynak
Kur’an’dır diye inanamıyoruz.
2) Hz. Peygamber, Allah’ın emri sözü
Kur’an’dan başka Kur’an’ın içindeki
ayet ve dinden başka hiçbir şey söylememiş
ve Peygamberlik görevi gereği söyleyemez.
3) Hz. Peygamber’in Kur’an kaynaklı
hadisine evet kabul, ama Peygamber’e
isnat edilen yalan ve iftiralara karşı çıkıp
kabullenmemekte müminin üzerine bir
farz görevidir.
4) Eğer din koyma yetkisini Allah’a
ait demezsek, Peygamberler, mezhepler,
âlim ulema da din koyar diye inanırsak
o zaman dinde ortak koyucular çoğalmış
olur ki bu bizi şirke götürür. Bundan Allah’a
sığınırız.
5) Ne deniyor? Dini bir konuda falan
mezhebe göre şöyle bozulur, bozulmaz,
şu helâl, şu haram demiyor musunuz?
Dediklerimiz Kur’an’la çelişmiyor mu?
Mesela abdestin bozulması bir mezhebe
göre kan çıkarsa bozulur, diğerinde bozulmaz,
deniyor. Peki bu mezhep imamları
Maide Suresi altıncı ayetle, Nisa Suresi
kırk üçüncü ayeti bilmiyorlar mıydı
da, bozulur, bozulmaz diye pek çok
hadisi delil getirmişler. 1) Allah’ın emri
ayetler yalanlanmış oluyor. 2) Peygamber
Hadisleri ile çeliştiriliyor. Mezhepler
birbiri ile çelişiyor.
İşte dikkat çekmek istediğim nokta
burası. Birileri bu konuda bizi uyutuyor,
uyuşturuyor, kandırıyor. Ben bu
mezhep imamlarının, hadis yazanların
âlim, ulemanın böyle yanlışa düşeceğini
zannetmiyorum. Birileri bu görüşleri
öyle bir ustalıkla kitaplara yerleştirmiş ki,
ayıklamak, temizlemek zorlaşıyor. Böyle
inandırılmış insanları ikna etmek bazen
mümkün olmuyor. Öylede bir çelme
takılmış ki, birbirini, hariciye, mürciye,
vahhabi, şia ve sairlikle suçlar duruma
getirilmiştir.
Soru: İnsanlar Peygamberlerini
Allah’a ortak koşar mı?
Cevap:“Yahudiler, Uzeyir Peygamber’i
Allah’ın oğludur, dediler. Hıristiyanlarda
Mesih İsa Peygamber Allah’ın
oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla
geveledikleri sözlerdir. Sözlerini daha
evvel kafir olmuş kimselerin sözlerine
benzetiliyor. Allah onları kahretsin! Nasılda
haktan batıla döndürülüyorlar.” 9/
Tevbe, 30
Dikkat edilmesi gereken konu şudur.
Allah’ın Peygamberim diye verdiği makamı
az görüp, güya Peygamberi daha
da yüceltmek isteyerek, Allah’a daha
yakın göstermek ve Allah’ın bir parçası
kabul edip, o yakınlığından dolayı bizi
kurtarır, bize yardım eder diye (iyi bir
düşünce kendilerine göre) kendi sözleriyle
Allah’ın koyduğu konumdan çıkartıp
kendileri bir makam (Allah’ın oğlu)
verince şirke düşüp ortak koşmuş oluyorlar.
Yani Allah’ın hükmünü yetersiz
görüp, kendileri hüküm koyuyorlar.
Müslüman şunu iyi bilmeli ve unutmamalıdır.
Kim ne niyetle yaparsa yapsın,
iyi veya kötü Allah’ın hükmünü az
ve yetersiz görüyorsa, kendilerinden de
katkı ilave yapıyorlarsa şirke düşüp ortak
koşmuş oluyorlar. Allah, peygamberim,
Resulüm demiş bu makam yetmiyor
mu ki, Peygamberlik, yetkisinin, sınırının,
tebliğ görevinin üstünde bir makamı
da biz kendimizden katıyoruz. Allah’ın
yetkisine, hükmüne karışıp müdahale
edersek ortak koşmuş oluruz. Kim zararlı
çıkar, bizler çıkarız. Aynı şekilde, Allah
velim avliyam demiş bunu niçin az görüyoruz
ve veli, avliyayı kurtarıcı aracı,
yaklaştırıcı şefaatçi görüyoruz. Allah’ın
emrine uymamak, beğenmemek ve kendiliğimizden,
Allah’ın vermediği yetkiyi
onlara vermek olur ki bu doğru bir din
anlayışı değildir.

#kemalyavuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.