SORU- CEVAP -51-

 

 

 

 

 

 

“Gecenin bir kısmında uyanarak,
sana mahsus özel bir nafile olmak üzere
namaz kıl.” 17/İsra, 79
“Ey örtüsüne bürünen” 1 “Gece kalk
ancak bir kısmında” 2 “Gece yarısında
veya biraz öncesi” 3 “Yada biraz sonra
ve ağır, ağır sindire sindire Kur’an oku.”
4/Müzzemmil, 1, 2, 3, 4
“Şüphesiz Rabbin, seni ve seninle birlikte
olanlardan bir topluluğun gecenin
üçte ikisinde, yarısında ve üçte birinde
kalktığını biliyor. Gecenin ve gündüzün
miktarlarını Allah belirler. Sizin onu iyi
hesaplayamayacağınızı bildiği için sizi
bağışlamıştır. Öyleyse Kur’an’dan kolayınıza
geleni okuyun.” 73/Müzzemmi,
20
“Resulüm sana vehyedilen Kur’an-ı
oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz
hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
Allah’ı anmak elbette ibadetlerin en büyüğüdür.”
29/Ankebut, 45
Kur’an okumak ibadetlerin en büyüğü
ve en güzel Allah’ı anmaktır.
Bu ayetlerde Kur’an okunması emrediliyor.
Ancak Kur’an namazda da
okunduğu için, peygambere bir emir
nafile namaz, ama mü’minlere değildir.
Ayette dikkat çekilen bir konu var
oda Tertil, Tertil vahyi hayata aktarmak
ve okumaktır. Bir öğretiyi Kur’an-ı iç bütünlüğünü
bozmadan, öğrenmek, anlamak,
yaşamaktır.
Hz. Aişe annemizin tarifine göre tertil
eğer birisi harfleri saymak isterse, o
kişinin sayabileceği kadar Kur’an-ı ağır
ve yavaş okunaktır.
Bir rivayette İbniMesud’dan aktaralım.
Kaf ve nas surelerini (4 cüzden fazla)
bir gecede okuduğunu söyleyen birisine,
İbniMesud “Desene şiir döktürür
gibi döktürmüşsün” der.
İbniAşurdan bir rivayet daha verelim.
Kur’an’ın mushafa indirgenmesi
gibi, tertil ağır, ağır okumak yerine
tecvide, tecvid de telaffuza, kıraat ses
sanatına indirgenmiştir. Tertil emrinin
amacı demek ki, vahyin Kur’an ayetlerinin
manalarını, anlamlarını düşünüp
akleden kalbe iyice aktarılmasıdır.
“Biz onu, Kur’an olarak insanlara
dura dura sürekli okuyasın diye, ayet
ayet, sure sure, ayırdık ve onu parça
parça indirdik.” 17/İsra, 106
Kur’an hitap eden Allah’lamuhatabolan
insan arasında canlı ve aktif
yaşayan sözlü hitaptır. Ne yazıktır ki
bu zamanımızda Kur’an manası anlaşılmadan
sadece telaffuz olarakhızlıca
okunuyor. Onn içinde Kur’an anlaşılmıyor,
anlaşılmayan Kur’an’ın da okuyana
vereceği bir şeyi yok. Anlasa anladığını
hayatına uygular helalleri yapar, haramlardan
kaçınır ve sonuçta sevap alır. Helalleri
ve haramları tam yapmayan insan
ne savabı olabilecek, günah kazanır,
bunu anlayamadık. Bu şu demektir. Allah,
ağır, ağır anlayarak, tedebbür olarak
bir şeyin satır aralarını detaylıca, önünü
arkasını ne demek istediğini anlayarak
bilerek okuyun diyor.
“Onlar Kur’an-ı düşünmüyorlar mı?
Yoksa kalpleri kilitli mi?” 47/ Muhammed,
24
Allah anlayarak, düşünerek ağır ağır
okuyun diyor, biz Allah’ın emrini devre
dışı bırakıp, sadece duyduğumuz gelenekten
gelen okuma şekline dayanarak
anlamadan hızlıca telaffuz ediyoruz.
Telaffuz kelimeleri tekrar ederek okumaktır.
Buna benzer bir hata daha yapılıyor.
“Gaybı yalnız Allah bilir” ayetine
rağmen. “Peygamber gaybı bilmez.” 6/
Enam, 50 – 7/Araf, 188 – 6/Enam, 73Bu
ayetler devre dışı edilir. Sadece duyumlara
dayanarak, Allah’ın yetkisinde olan
bilgiyi, insanlara vererek ölmüş bazı
insanları veli, evliya, ermiş, kurtulmuş
olarak görülmesidir. Kim kimin imanlı
mı, imansız mı öldüğünü biliyor da ve
peşinden bu imanlı veli, evliyadır deniliyor.
Böyle bir yetki sadece Allah’a aittir.
Biz onu sadece öbür dünyada anlarız.

#kemalyavuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.