ŞOVU SEVİYOR BU ZATLAR
Şehit eşleri dul olduğu için ev bulamıyor. Şehit çocukları babasız parayı ödeyemez diye özel okullara yazılmakta sıkıntı yaşıyor.Şehit yakınlar bedava akbil bastığı için zaman zaman vatandaş tarafından bunlara da her şey beleş gibi üsluplarla fiziksel şiddete maruz kalıyor. Sonra da diyoruz ki şehit aileleri bize emanet. Bu nasıl emanete sahip çıkma? Şehit cenazelerinde en ön saflarda yer alan siyasetçiler şimdi neredeler? Kendi ülkesinde babasız kalan çocukların kapılarını çalmayan bazı STK’lar oraya buraya tır gönderiyor. Buradan yapılan yardımlara karşı bir insan modeli çıkarmanızı da istemem. Şehit ailelerin son zamanlarda bu kadar yalnız bırakılmasına bu tepkim.
Dün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıydı. Ve ilk olarak aklıma babasının tabuta sarılı al bayraklı naşını göstererek bu benim babam diyen o minik kardeşimiz geldi aklıma. Ne kadar insanın içini parçalayacak bir durum. Şehit ailelerinin yalnız bırakılması ise toplumun bir utanç tablosu.
Özellikle partilerin kadın kolları her hafta ya da her ay düzenli olarak şehit ailelerini ziyaret edebilir. Şehit aileleri derneği başkanı ile sürekli istişare içerisinde olabilir. Başkan eşleri, sahalara inip bu ailelerin yanında olarak manevi olarak gerektiği yerde maddi olarak destek olabilir. Destek olunmasına elçilik yapabilir. O evlerde yangın var. Ama dumanı çıkmıyor. Pencereden bakıp yangın yok deyip geri dönmek gibi bu yapılan muamele.
İlimizde çok sayıda STK bulunmakta. Neredeyse her meslek dalından var. Zaten onlarda şuan kendi görevlerini bırakıp siyasete soyunmuşlar. Onların durumu da vahim. Ama en azından koltuk için yalakalık yapacağınıza şehit ailelerine sahip çıkın. Belki yaptığınız bu iyilikler yastığı başınıza koyduğunuzda içinizi rahatlatır.
Ama ne kadar dersem diyeyim en acısı ise şehit haberlerine alıştırılmamız. Bakın, daha üç gün önce 12 güvenlik gücü ağabeyimiz helikopter kazasında şehit oldu. Şimdi kim bahsediyor? Şehit haberleri bir dakika bile zor yer alıyor ana haber bültenlerinde. Ateş düştüğü yeri yakmaya devam ettikçe bencil bir toplum olup çıkacağız.
Kadın kolları ve başkan eşleri dedim ama tabiî ki beyefendileri de atlamak istemiyorum. Başkanlarımızda da bu anlamda da gururlandırıcı ataklar bekliyorum. Referandum olalı bugün itibariyle bir hafta oldu. Ama hala millet sosyal medya da birbirine hakaret etmekte. Zenginin mali züğürdün çenesini yorarmış. Madem demokratik bir ülkeyiz. Herkes sandık başına gitti oyunu kullandı. Bırakın artık Laklakı. Filler tepişirken atlar yerinde durmalı.
Şehit ailelerinin yaşadıkları acıları belki o kadar anlayamayız. Ama acılarına ortak olabiliriz. Onların yanlarında olabiliriz. Çünkü onlar ölümün acı haberini ansızın aldılar. Tarladayken, komşudayken aldılar. Bilmediler son mesajlaşmaları olduğunu, bilmiyordu sesini son duyuşu olduğunu , evladını son kez gördüğünü… Hatıraları kaldı şehitlerimizin, emanetleri kaldı geride. Babasız büyüyen çocuklarımıza baba olalım. Şehit ailelerine karşı az insan olalım. Onlar kanadı kırılmış bir güvercin.
Ve son olarak şehit annesi ile aramızda geçen bir diyalogu sizlerle paylaşmak istiyorum: Karşımda oğlunu 1990 yılında şehit vermiş bir anne oturuyordu. Yani 27 yıl önce. Haberi misafirlik için gittiği kızının evinde yani Antalya’da almıştı. Bana dediği tek kelime şuydu Şehit annesinin: Acım o gün aldığım haberden daha fazla. Şimdi daha çok özlüyorum. Ve o şehit annesinin gözlerinde ağlamaktan görme kaybı olmuştu. Ne zaman ben mezara girersem işte o zaman benim acım diner dedi. Şehit oğlunun odası aynı öyle duruyordu. Kıyafetleri, tarakları, parfümleri, Şimdi bayramlar onlara zindan. Çünkü beş parmağından birisi yoktu. Evlat acısı bir annenin yaşayacağı en büyük acı. Allah şehitlerimize Peygamber Efendimize(s.a.v) komşu olmayı nasip etsin. Geride kalan acılı ailelerine ile Yaradanım sabırlar versin.