TASAVVUF -4

İslam’ın  akidesinin  kaynağı  sadece  Kuran  iken,  tasavvufunki  çok  kaynaklı,  sonuç  itibariyle  İslam  dışıdır.  Tasavvuf,  Mecusilik, Zerdüşlük , Hint  düşüncesi,  Budizm, Hıristiyanlık, Yahudilik, Yunan Neo Platonizm gibi yabancı kültürlerden  ve  dinlerden  oluşan bir kültür dininden  oluşuyordu. Rabbimiz  Allah Kuran’da  buyurur ki,   3 / Ali İmran  85, “ Kim,  İslam’dan  başka  bir din ararsa,  bilsin ki  kendisinden  böyle  bir  din  asla  kabul  edilmeyecektir  ve o ahrette  ziyan  edenlerden  olacaktır.”    Ve,  5 / Maide 3, “… Bu  gün  size  dininizi  ikmal  ettim,  üzerinize  nimetimi  tamamladım  ve  sizin  için  din  olarak  İslam’ı  beğendim…”   6 / Enam  115,  “ Rabbinin  sözü ( dini ),  doğruluk  ve  adalet  bakımından  tamamlanmıştır.  Allah’ın  sözlerini  değiştirecek  kimse  yoktur,  Allah  işitendir  ve  bilendir.”   Allah’ın  bu  ayetlerine  göre,  İslam  ayrı  bir  din,  tasavvuf  ayrı  bir  dindir. İslam’ın kendine  göre Kuran  kaynaklı bir Allah’ı, Peygamberi, Kuran, ahret,  inancı,  gayıp ve bilgi  inancı  vardır.  Tasavvufun da  ayrı  kendine  has  bir  tanrı  inancı,  peygamber  motifi,  ahret  telakkisi,  bilgi  felsefesi  ve  gayıp  anlayışı  vardır.  yani  batılın hak kılığında, kurdun kuzu kılığında  görünmesidir.  İslam’ın  Kuran  kaynaklı  düşünürler  hep  şunu  haykırmışlardır,  Şirk  ehlinin  İslam’dan  öcünü  tasavvufla  aldığı  kanaatini,  ve  tasavvufun  verdiği  zararı  tevhide  başka  hiçbir  küfür,  hiçbir  batıl  verememiştir diye  söylemişlerdir.

Elbette ki,  Allah  dinini  koruyacak  ve  korumaktadır,  Allah’ın  korumasına  aldığı şey dininin kitabıdır. Biz Müslüman’ız diyenler ise akide ve amellerimizi Kuran’a  uygun  korumamız  olmalıdır,  Allah  bu  bakımdan  bizleri  koruyacak  değildir,  çünkü  Allah, Kitap, Peygamber ve akıl göndererek uyarısını yapmıştır.   Tuhaf  bir  olaydır ki,  tarih  boyunca  hemen  hiç  bir  kimse  Allah’a  ortak  koşacağım  diyerek  ortak  koşmamıştır.  2 / Bakara  165,  “  İnsanlardan  bazısı  Allah’tan başkasını  Allah’a  eşler ve benzerler edinirler de onları,  Allah’ı  sever  gibi  severler,  iman  edenler  ise  daha  çok  Allah’ı  severler. “  Şunu hiçbir  şekilde unutmamak lazımdır ki,  4/Nisa  48,  116   “ Allah, kendisine ortak koşulmasını  asla  bağışlamaz,  bundan  başkasını  günahları  dilediği  kimseler  için bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük  bir  günah  ile  iftira  etmiş  olur.”   Şimdi  şöyle  denebilir,  bu  kadar  tasavvuf  ehli  yanlış mı  yapmış  ve  yapıyor.  Cevabı  ayetlerde  Allah  veriyor,  isteyen  istediği  şekilde  inanma  ve  yaşama  özgürlüğüne  sahiptir,  ya  arı  duru İslam’a teslim olunur, ya da  karma, toplama  dinler  olan  uydurulmuş  bir din anlayışına teslim olurlar. Öyle  bir İslam milleti ki,  yön verir, yönlendirilmez, önder olur başkasının  ardına  düşmez,  başkasını İslam’a  davet  eder,  yolunu  şaşırmaz,  tek  Allah’a  inanır  ve  teslim  olur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.