TEMMUZ GECESİ ÖLMEYE GİTTİK
Kocasinan Mhp İlçe Başkanı Serkan Tok Darbenin olduğu gece Emniyet binasının önüne gittik sayın Valimiz ve İl Emniyet Müdürümüz de yanındaydı. Gidip, “efendim”, dedim “ben Milliyetçi Hareket Partisi Kocasinan İlçe Başkanı Serkan Tok. Buraya ölmeye geldik” dedim. Sayın valimiz hiç birimiz ölmeyeceği ifadesini kullandı.
15 Temmuz öncesi Türkiye’nin durumu nasıldı 15 Temmuz sürecine nasıl gelindi ve 15 Temmuz Gecesi siz neler yaşadınız.
Serkan Tok: 15 Temmuz öncesi Türkiye’nin siyasi gündemine iyi bakılması gerekiyor. İyi bakabilmek için iyi gözlem yapılaması gerekiyor. Gazete ve televizyonları da iyi takip etmek gerekiyor. Bende yıllardır ülkücü hareket içerisinde bulunuyor olmam hasebi ile günlük gazete, haftalık dergi ve aylık kitap okuyan bir siyasi kimliğe sahibim. Bu ülkücü hareketin bana kazandırdığı bir bir deneyim. Büyüklerimizden ülkücü olmanın temelinde iyi gözlem yapan, iyi kitap okuyan iyi değerlendirme yapan insan olmayı öğrendik. Ben 15 Temmuz öncesi şunu söylüyordum, “Türkiye’de bir FETÖ yapılanması var. Sadece emniyette yada polis emniyetinde değil mutlaka ki bu yapı adliyede, savcılıkta, hakimlikte ve asıl en önemlisi de askeriyede olduğunu anlatıyordum. Bunu bire bir arkadaşlarımızda dile getirip şöyle konuşuyordum; “15 Temmuz’dan bir buçuk yıl öncesinde geliyorum diyordum” onlar da bana 2016 yılındayız. Ne darbesi artık Türkiye’de darbeler dönemi kapandı diyorlardı ve gülüyorlardı. Bende onlara bir Amerikan güdümlü CIA menşeli, İsrail bağlantılı, İngiliz armadası taşıyan bir yapının Türkiye Devletine sızma harekatı sadece emniyet cephesinde olmaz dedim. Siz bunarı sadece emniyette düşünmeyin. Bunlar Türkiye’nin bel kemiği askeriyede de var. Ve bunlar bir gün gelecek intikamlarını bu devletten hükümetten ve bu milletten alacaklar demiştim. Bir tarih veremiyordum ama bunlar böyle bir harekat yapacak diyordum. Tabii ki bunu da iyi okumak gerekiyor. Bunu iyi okumak gerekiyor; niye bunu diyordum. Fethullah gelen Amerika’da bahar müjdecisi diye kelimeler sarf edip iste askeri hakem ve savcılar aracılığı ile verdikleri ayarlar var. Biz bunları tanıyorsak bunların en güçlü olduğu yer askeriye idi. Çünkü bundan 4-5 yıl öncesine gidiyorum. Bunlar Atatürk sevdalısıyız diyerek askeri okullarına girmeye çalışmalarını 25 yıl öncesinden biliyorum. Demek ki emniyette biriminde varlarsa, askeri birimlerde de varlardı. Emniyette, adliyelerde tasfiyeler olmuştu. Öğretmenler tasfiye edilmişti. Fakat askeriyede hiçbir tasfiye olmaması orada cemaatçi yok anlamına gelmiyordu. Bu noktada da ben çevremde hep uyarılarda bulunuyordum.
2016 15 Temmuz öncesi MİT tırları durdurulma hadisesinden sonra “evet askeriye bu işe el koydu” dedim. Yani MİT TIR’larının Jandarma tarafından durdurulması MİT görevlilerinin Jandarma tarafından tartaklanarak sanki düşman ajansı yakalamış gibi kelepçeleyip aşağı indirmeleri benim dediklerimi destekliyor mahiyetteydi. Ve bundan sonra ben sürekli askeriyenin vereceği cevapları ve Genel Kurmay’ın vereceği basın bültenini beklemeye başladım. En son MİT TIR’larından dolayı. Bir Tuğgeneral ve bir Tümgeneral’in tutuklanma kararının çıkmasından sonra her an bir darbenin geleceği gün ışığı gibi ortadaydı. Sadece bu ışığın rengini bilmiyorduk. Rengi de 15 Temmuz haftası Salı gününden itibaren cumhurbaşkanının nerede olduğu belli değil diye manşetler atılması ile o haftanın çok sıcak geçeceğini düşünüyorduk.
Ki Ankara’da ki siyasetle uğraşan arkadaşlarımız bir hareketlenmenin olduğunu belirtmeleri de bizim düşüncemizi iyice kuvvetlendiriyordu. O akşam saat 21.30’da bir darbe girişimi olduğunu duyunca iyice olaya vakıf olunca darbe olduysa devlet olarak vatandaş olarak darbeye karşı durmamız gereği noktasında Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin açıklamasını bekledik. Genel Başkanımızın sokağa çıkınız çağrısını duyduktan sonra “darbeye karşıyız, hükümetin yanındayız” çağrısını duyunca darbeye karşı duyduk. Yapmamız gereken sayın Valimizin, sayın Emniyet Müdürümüzün yanına gidip siyasi kimliğimizi açıklayıp devletimizin yanındayız demek için emniyete gittik. Yanılmıyorsam yaklaşık saat 23.30 civarında emniyete gittik. Biz ilk gidenlerden biri bizdik. Hatta sayın valimiz bir çok yerde dile getirmiştir. Gittik sayın Valimizin yanına İl Emniyet Müdürümüz de yanındaydı. Gidip, “efendim”, dedim “ben Milliyetçi Hareket Partisi Kocasinan İlçe Başkanı Serkan Tok. Buraya ölmeye geldik” dedim. Sayın valimiz hiç birimiz ölmeyeceğiz. Hepimiz bu hain darbe girişimine karşı duracağız dediler. Ben genel başkanımızın sözünü yere eğdirmeyip tepkimi yerine getirdim. Sabaha kadar da sayın valimiz ve sayın il emniyet müdürümüz yanında nöbette bekledik. Çok şükür ki İstanbul yada Ankara’da olan o hazin görüntüler Kayseri’de oluşmadı. Burada bir kan ve göz yaşı durumu olmadı. olsaydı da biz oraya her şeyi göze alarak gitmiş durumdaydık. Türk Devletinin yanında yer almak her ülkücünün dünya görüşüdür. Başbuğumuzun bize öğretmiş olduğu ve sonrasında Genel Başkanımızın bize emretmiş olduğu bir dünya görüşüdür. Ülkücülerin varlığının temel nedeni devlete olan sadakat ve millete olan bağlılıktır. Yıllarca arkadaşlarımız olsun yada dışarıdan insanlar olsun; ülkücüler neden dışarı çıkmıyor gibi bize yönelik eleştiriler oldu. Bizim genel başkanımızın bir sözü vardı. Ülkücüler sokağa Türk Milleti inerse iner. Türk milleti sokağa inerse ülkücüler de Türk milleti olarak sokağa iner. Yanlı. Ülkücülerin özelliği Türk milletinin en ilerisinde olmalarıdır. Dikkatle bakıldığında görülecektir ki bizim 15 Temmuz gecesi milletimiz sokağa inmiştir. Milletimiz sokağa indiği için ülkücüler de sokağa inmiştir. Ankara’da İstanbul’da tankın üstünde bozkurt işareti yapan arkadaşlarımız, kardeşlerimiz basına yansımıştır. Ülkücü hareket sokağa inebiliyor, şartı Türk milletinin sokağa inmesine bağlıdır.
15 Temmuz’un yıl dönümüne geldik bunu için neler söyleyeceksiniz. Bu konu istismar ediliyor mu?
Tabii ki istismar ediliyor. Biz tabii ki niye istismar ediyorsunuz da demiyoruz. Bu devlet ve hükümet yetkililerinin düşünmesi gereken husustur. Allah bir daha bu millete 15 Temmuz’u yaşatmasın. Melanet bir geceydi. Ak koyun kara koyun o gece sayıldı. Bunu
İstismar ettirmeden devletimizin o gece ve gece öncesi bu ortamı bu millete yaşatan herkese hesap sorulması ve adaletin karşısına çıkarılması bekliyoruz. 248 şehidimizin ve 2 bin küsur yaralımızın, gazimizin hakkı olduğunu düşünüyoruz ve bu hakkın yerine getirilmesini bekliyoruz. FETÖ’cülere devletimizin göz açtırmamasını özellikle de 15 Temmuz’un yıl dönümünde bu kararlılığı göstermesini bekliyoruz. Çünkü bunlar hain bir teşkilat, bunların ellerine bu milletin kanı bulaşmıştır ve bu kan onlarla birlikte kıyamete kadar gidecektir. Bizce de hissediyoruz. Hissiyatımızın sadece yanlış olmasını diliyoruz. Bu kalıntılar var ise sonuna kadar gidilip ivedilikle temizlenmesini bekliyoruz. Bu kalıntıların kökünün devletimizden kazanmasını bekliyoruz. Türk devleti büyüktür.. büyüklüğünü şöyle anlatayım; Milattan önce 2700’lü yıllarda Çin kaynakları Türk devlet görevlilerinden bahseder. Bu ne demektir; Milattan önce 2700 yılında Türk devletinin varlığından bahsediliyor demektir. Bugün 207 yılındayız. Demek ki 4 bin 7 yüz yıldır bir Türk devlet geleneği var. Bu geleneği bozdurmayacağız. Bu geleneği kıyamete kadar hep birlikte koruyup yaşatacağız. Türk devletinin büyüklüğünü gösteren ikinci husus şudur; Fetöcüyü Fetöcüye dövdürdü. Fetöcüyü Fetöcüye tutuklattırdı. Sonra da hepsini toplayıp içeri attırdı. O geceye kalkışma sonrası yakalanan askerleri sorgulayanlar da fetöcü çıktı. O gün o askerleri içeriye alan savcılar bugün fetö üyeliğinden içeri alındılar. Devletin büyüklüğü ortadadır. Türk devleti ile uğraşmak her babayiğidin harcı değildir. Çünkü nerdeyse 5 bin yıllık geleneği olan yüce bir devlettir. 5 bin yıllık geleneği olan yüce bir millettir. Bu milletin yanında da rabbim o gece bulunmuş bu milletin evlatlarını İsrail’e, Amerika’ya boğdurtmamıştır. 15 temmuz sonrası düşüncelerimiz de dediğim gibi bu şekilde. Hala kalıntılarının olduğuna eminim. Biz bu kalıntıları biliyor ama gününü bekliyor diye de düşünüyoruz.
RÖPORTAJ-KURŞAT AÇIKGÖZ