“TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR!”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasına 17 gün kalmıştı. Tarih 6 Nisan 1920. Gazi Mustafa Kemal Atarük’ün değimiyle: “Anadolu’nun sesini dünyaya duyurmak!” amacıyla Anadolu Ajansı açıldı. Ajansın adı; Türk, Ankara ve Anadolu kelimelerinin arasında seçilmişti. Artık Milli Mücadele’de bilgi akışının sağlanacağı bir yayın organımız vardı.
Milli Mücadelede kilit rolü Anadolu Ajansı üstlendi. Hatta öyle ki tarihler 9 Nisan 1920’yi gösterdiğinde, Anadolu Ajansı’nın bültenlerinin ulaştırılmaması ‘Vatana İhanet’ suçu olarak kabul edildi. Anadolu Ajansı bu zorlu süreçte sadece halkın değil ordunun da bilgilenmesi için bültenlerini cepheye ulaştırdı.
Düşman haber ajanslarından gelen ve halkı manipüle eden haberler Anadolu Ajansı’nın üstün gayreti ve doğru haberciliğiyle yalanlanmış oldu. Şanlı Ordumuz’un İzmir’e girişini de Anadolu Ajansı tarafından öğrendik.
Hatta yeri geldi ajans çalışanları İngilizler tarafından casus olarak nitelendirip tutuklandı. Kendi ülkemizde prangalı günler sürdüğümüz zamanlarda da kimi zaman canları pahasına haberleri taşadılar.
Günümüzde ise 15 Temmuz hain darbe girişiminde yine televizyonların başında halk haber alırken başrolde Anadolu Ajansı vardı.
Yani diyeceğim o ki, bu aziz vatanın kurulmasından kurtuluşuna, var oluşundan darbe girişimine kadar hep başrolde olan bir ajans, şimdi nasıl olur da ülke böylesine kritik bir süreçten geçerken terörist başı Abdullah Öcalan’ın açıklamalarını bize ulaştırır?
Söylenecek pek çok söz var. Fakat şunu düşünüyorum; Acaba Anadolu Ajansı’nı eleştirmek, bu zamana kadar yapılanlara ve edilen hizmetlere hakaret sayılır mı? Ya da Mustafa Kemal’in aziz bir hatırası olarak görünen ajans, amacının çok dışına çıkıp rahmetlinin kemiklerini mi sızlatıyor?
Söylenecek ve yorumlanacak pek bir şey olduğunu düşünmüyor, takdiri size bırakıyorum. Çünkü şunu biliyorum, ‘bu cennet vatan ilelebet payidar kalacak’ ve yine günlerden bir gün Anadolu Ajansı özüne dönüp bize en doğru bilgiyi verecek.