ULÜL EMİR, YÖNETİCİLER
Yine Peygamberimiz şöyle buyurmuş
diye rivayet ediliyor. “ Sizden
herhangi biriniz bir kötülük görürse,
onu eli ile düzeltsin, eli ile düzeltemezse
o zaman dili ile düzeltsin, yoksa
kalbi ile buğuz etsin, bu da imanın
en zayıf tarafıdır.” ( Müslim bab. 20.=
Tirmizi bab 12= Ebu Davut bab 17.)
yine “ Pek uzak değil, sizin için öyle
önderler ortaya çıkar ki, sizin rızıklarınızı
ellerine geçirirler, ne söylerseniz
yalan olur, ne yaparsanız kötü iş olur,
siz onların kötülüklerinize iyidir demeyince
ve onların yalanlarını doğru
diye söylemeyince sizden memnun
olmazlar. O zaman sizde onları yola
getirmek için kendilerinin karşısında
hakkı söyleyeceksiniz, eğer onlar ölçüyü
kaçırırlarsa ve bir kimse de bu
yolda ölmüş olursa, elbette ki bu kişi
şehit olarak ölmüştür.” ( Kenzül Ummal
C. 6. 297.)
AYETLERİN
AMLAMINA UYMAMAK.
6/ Enam 123. “ Böylece Biz, her kasabada
oralarda bozgunculuk yapmaları
için, günahkarları liderler yaptık.
Onlar yalnız kendilerini aldatırlar ama
farkında olmazlar.” Kendini yenileyemeyen,
çürümeye yüz tutan toplumların
elbette ki, çürüyen liderleri de olur,
bu liderler kendilerini aldattıkları gibi
idare ettikleri toplumları da aldatırlar,
avuturlar, pıstırırlar, sustururlar. Etrafında
ki, şakşakçıları da yaptıkları kötülüğü
gürültüyle bastırırlar, yağcılık
yaparlar onların bu halini gören yöneticiler
iyi yaptım zannederler. Ayette,
neden, Allah fesat yapanları lider konumuna
getir. Ülkenin önde gelenleri
hile ve entrika peşinde koştukları için
suçlu durumuna düşerler, nasıl yaşarlarsa
öylede yöneticileri olur, çünkü
yöneticiler bu gurup içinden çıkarlar,
bu guruplar da düzgün değillerdir. İnsan
şeytanları elbette kendine yakın
kimselere telkinde bulunurlar, Allah’ta
çürüyen, iyilerin ortada olmadığı, kötülüğün
toplumu sardığı ortamlarda
günah işleyen suçlular çoğalırlar. Allah’ın
sünneti (Kanunu) budur, nasıl
ki, madde çürür ve kurtçuklar oluşur
ise, çürüyen, hak, hukuk, adalet bilmeyen
toplumlar da öyle kurtçuklanır,
balık baştan kokar denir ya aynen
onun gibidir.
Sosyal bünye çürümeye terk edilince,
toplum da suç üreten öncüler
oluşur ve kendilerine rant bulabilmek
için içlerinden kendi bünyelerine uygun
idareci ve yönetici bulurlar, sonrada
onun etrafını sararak, zulüm,
haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik
yaptırmaya başlarlar ve şak şaklayarak
ta onun iyi iş yaptığını zannettirerek
görmez, duymaz hale getirirler.
17/ İsra 16. “ Bir ülkeyi helak etmek
istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle
şımarmış ele başlarına iyilikleri
emrederiz, buna rağmen onlar orada
kötülük işlerler. Böylece o ülke,
helake müstahak olur, biz de orayı
darmadağın ederiz.” Şöyle dene bilir,
Allah’ın bir toplumu helak etmesi o
topluma zulüm olmaz mı? Ayete iyice
anlayarak bakarsak, topluma “iyilikleri
emrederiz, buna rağmen onlar
orada kötülük işlerler… böylece helake
müstahak olurlar…” buyruluyor.
Yani toplum ve ileri gelenler, Allah’ın
emrine uymayıp, kulak tıkayarak yolunu
şaşırınca devreye Allah’ın ilahi
kanunu, sünnetullah girer ve helak
ve cezalandırma girer, bütün toplumlar
da durum budur. Beşeri kurum
olan toplum kendini hür iradesiyle,
Allah’ın uyarılarına rağmen, zulmün,
adaletsizliğin, yanlışlığın içine düşerler,
kokuşurlar, kokuşan madde de elbette
ki, çürüyerek yıkılır ve yok olur,
kaybolur gider. ve yaparlarsa sosyal
hayatı yaşanmaz bir hale sokarlar.
#kemalyavuz