ÜZÜCÜ AMA GERÇEK
İnsanlar hep bilmediğinden değil de,
Bazen de bildiklerinden susarlar.
Edep bilip susarlar,
Sabır bilip susarlar.
Saygı bilip susarlar
Sevgi bilip susarlar…
Gerçektende çoğu zaman susmak iyidir, insanı sıkıntıdan korur, taş yemekten alıkor, Hani ne demişler.’’ BİN DÜŞÜN BİR KONUŞ ‘’ diye… Ama bazen öyle oluyor ki ÜZÜCÜ AMA GERÇEK olan bilgileri de söylemek gerekiyor..
Değerli okurlarım,
Bir arkadaşım çoğu zaman sohbetlerinde şöyle derdi..BU ÜLKE NE BÜYÜK ÜLKEYMİŞ Kİ YEDİLER YEDİLER BİTİREMEDİLER’’ diye nazire yapardı… Hakikaten Ülkemiz ne kadar büyük bir ülke ki sattılar sattılar bitiremediler…
Osmalı İmparatorluğunun son yılları gibi… Tarihin bu konuda ki sayfalarını şöyle bir hatırlarsak.. Kapitülasyonlar meselemiz vardı… Birçok mal varlığımız yabancıların elindeydi… Liderimiz Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyeti kurduktan sonra ‘’O’’ sıkıntılı yıllarda Osmanlı devletinin tüm borçlarını ödeyerek mallarımızı geri aldığı gibi birçok fabrika ve iş sahaları kurmuştu… İlahi maşallah bizimkiler otuz senedir sattıkça iştahları kabardı, enseleri kalınlaştı göbekleri şişti, ona rağmen devletin borçları büyüdükçe büyüdü.. Bizler ömrümüzün sonuna kadar ödeyemeyeceğimiz gibi bizlerin torunları da borçlandı… ALLAH Yardımcımız olsun…
Çok küçük bir örnek vermek istiyorum..
Devletimizin resmi kurumlarına göre (TUİK) sadece 2018 yılında ;
İhracatımız 168 milyar 23 milyon DOLAR..
İthalatımız 223 milyar 39 milyon DOLAR
Dış ticaret açığımız 55 milyar 1 16 milyon dolar…
Peki biz bir yıllık borcu dikkate aldığımızda ve toplam borcumuzun 450 milyar DOLARI geçtiği bilindiğinde bunu nasıl ödeyeceğiz…
Fabrikaları sattık.. Çiftlikleri sattık, köprüleri sattık, tank fabrikasını sattık şeker fabrikalarını sattık, sattık ta sattık.. Hiç borç ödenmediği gibi torunlarımızda borçlandı..
Herhalde şimdi sıra akarsularda, göllerde, ovalarda, dağlarda barajlarda…
ALLAH AŞKINA tüm siyasilere sesleniyorum… Bu ülkeye bu kadar kötülük etmeyiniz…
İktidara sesleniyorum… Lütfen israftan vaz geçiniz. Makam araçlarının bolluğunu kaldırınız..Ağırlama giderlerini durdurunuz. Başkentimiz ANKARA …İşlerinizi lütfen Ankarada yürütünüz her gün yüzlerce araçla Ankara İstanbul arasında mekik dokumayınız…
Hesabınızı bilmeden Yap işlet devret modeliyle yaptırılan, yollara, köprülere, tünellere devletin kasasından ödenen paralarla ilgili antlaşmaları yeniden gözden geçiriniz… daha çok sıralayabiliriz.. Ama şu bir gerçek ki ‘’BU KERVAN BÖYLE GİTMEZ’’ kendimize gelmeliyiz… Bir koltuk uğruna, bir hırs uğruna, ülkemizin çıkarlarını heba etmemeliyiz… Bundan önceki yazılarımın birinde detaylı bir şekilde değinmiştim.. Şimdi Kısaca bir kez daha örnek olsun diye yazıyorum.
1982- yada 1983 yıllarında İncesu da Kaymakamlık ve kısa dönem belediye başkanlığı Yapan ARİF ULUDAĞ ilçedeki tüm makam araçlarının ilçe dışına şehir merkezine bile gidişini yasaklamıştı.. Ya herkes ilçeden görevlendirilecek tek arabayla birleşip gidilecek yada toplu taşıma araçlarıyla demişti… Ruhu şad olsun.. Demek ki istenirse neler yapılmaz ki…Gelin ‘’Zararın neresinden dönersek o kardır’’ diyerek hemen en azından bu örnekteki gibi basit ama önemli tedbirleri alalım uygulamaya koyalım… Yarın bu günden çok geç olabilir… Bizden söylemesi.. Kalın sağlıcakla-MEHMET SARI