ZİKRİ YANLIŞ ANLIYORUZ-10

Başarıyı, eylemde, amelde ve çalışmakta değil de, mucizede, keramette, Mehdi’de,  Mesih’te aramak, avuntudur. Ümniyyedir, ütopyadır, aldanıştır eline avucuna bir şey geçmemek ve kaybetmektir.

Ne yazık ki tarikat ve cemaatçiler insanı tahrif ve tahrip etmişlerdir. Duygu ve hür düşünme iradelerini ipotek altına alarak “Siz bilmezsiniz. Sizin aklınız ermez. Siz şeyhimizin söylediğini yapacaksınız. Hoca efendi şöyle diyor, siz de bunu yapacaksınız.” deniyor. Hür düşünme ve karar verme iradesi insanın elinden alınarak insanlar robotlaştırılıyorlar. Robotlaştıranlar da robotlaşanlar da sorumludur.

Tabiat dediğimiz dünya nizamı ve dengesi, insanlarca kimyasal atık ve ilaçlarla bozulup tahrif edilmiş ve tahrip başlamıştır. Hastalıkların önü alınamaz duruma gelmiştir. Özellikle de kanser hastalığına sebep olan kanserojen maddeler, ekmekten bibere, buğdaydan sebze meyvelere hatta giyindiğimiz kumaşlara kadar el atıp bunları bozmuştur. Giydiğimiz ayakkabılara varana kadar her şey tahrip edilmiştir.

Kur’an’dan faydalanıp, Nas ve Felak sureleriyle, büyücülerin, üfürükçülerin, kıskanç kişilerin, vesveseci insan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığınılması gerekirken, bunları okumanın ve anlamanın yerini sahte dincilerin çıkarttığı, nazar boncuğu, muska, uğur getireceğine inanılan çeşitli totemler almış; her tarafı medyum, astrolog, falcılar, tarotlar, yogocular vesaire almıştır. İnsanlar bunlara inanıyor günaha ve şirke yönlendiriliyor.

Farz namazlardan sonra Müslümanlar Nas ve Felak bu sureleri okurlarsa, Allah’a sığınıp büyücülerin, üfürükçülerin, insan ve cinlerin şerrinden, şeytanların yapacağı tüm kötülüklerden, inşallah kurtulurlar. Muska ve diğer tılsımların insana bir faydası olmaz.

Her şeye ölçü saydığımız kitabı, başka ölçüleri esas alarak açıklamak, ölçülerin yerini değiştirmektir. Eğer Kur’an’ı anlamak için başka kaynaklar ölçü alınırsa, Kur’an’ı, ölçü alınan şeye uydurmayı da arkasından getirir. Böyle yapılırsa işte o zaman, Kur’an’ı anlamak şöyle dursun Kur’an’dan uzaklaşılır, yerine geleneksel görüş, tasavvufu görüş hakim olur ki o zaman da Kur’an’ın vahy olma özelliği zedelenir.

Allah’ın sözünün, Kur’an’ın önüne başka beşeri bilgi ve görüşleri koymak olur ki, o zaman da şu ayet karşımıza çıkar.

İsra. 88. “De ki andolsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun Kur’an’ın benzerini ortaya getiremezler.”

Ne yazık ki Allah’ımızın emri Kur’an varken insanlar kendi görüşlerini Allah’ımızın emri Kur’an’ın önünde söz sahibi yapıyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.